NGS panel genlerimizin tanıtımı ve önemi - Tüm Liste

Paneldeki genlerin tamamı. Raporunuzda belirtilenleri arayabilir, kısaca önemini okuyabilirsiniz.

Tüm güncel  NGS panelimizi görmek için tıklayın




LUNG PANEL

STK11 (Serine/Threonine Kinase 11): STK11 veya diğer adıyla LKB1, hücresel enerji metabolizmasını düzenleyen önemli bir tümör baskılayıcı gendir. STK11 mutasyonları, özellikle küçük hücre dışı akciğer kanseri (NSCLC) hastalarında sık görülmektedir ve bu mutasyonlar, hücrelerin AMPK yolunu inhibe ederek enerji sensör mekanizmalarını devre dışı bırakabilir. Sonuç olarak, bu mutasyonlar tümör hücrelerinin kontrolsüz bir şekilde büyümesine ve yayılmasına yol açar. STK11 mutasyonları ayrıca immünoterapiye yanıt oranlarını düşürebileceğinden, bu mutasyonun tespiti tedavi planlamasında kritik bir rol oynar. Özellikle PD-1/PD-L1 inhibitörlerine direnç geliştirme olasılığı yüksektir.

TP53 (Tumor Protein 53): TP53, "genomun koruyucusu" olarak bilinen ve kanserle mücadelede çok önemli bir yere sahip olan bir tümör baskılayıcı gendir. TP53 mutasyonları, hücre döngüsü düzenlenmesinde aksamalara neden olur ve hasarlı DNA’ya sahip hücrelerin hayatta kalmasını sağlar, bu da kansere yol açabilir. TP53 mutasyonları akciğer kanserlerinin %50'sinden fazlasında görülmektedir ve daha agresif seyirle ilişkilidir. TP53 mutasyonlarına sahip hastalarda tedavi seçenekleri sınırlı olabilir; ancak bu mutasyon, hedefe yönelik tedavi araştırmalarının ilgi odağı olmaya devam etmektedir.

SMARCA2 (SWI/SNF Related, Matrix Associated, Actin Dependent Regulator of Chromatin, Subfamily A, Member 2): SMARCA2, kromatin yeniden düzenlemesinde görev alarak gen ekspresyonunun kontrol edilmesinde rol oynar. Bu genin mutasyonları veya fonksiyon kaybı, hücresel büyümenin anormal şekilde artmasına neden olabilir. SMARCA2 mutasyonları, akciğer kanserlerinin özellikle skuamöz hücreli türlerinde gözlemlenmiştir. SMARCA2, SMARCA4 gibi SWI/SNF kompleksinin bir üyesi olduğu için, bu kompleksin diğer üyeleriyle birlikte hedeflenebilecek potansiyel bir terapi alanıdır.

NTRK1 (Neurotrophic Tyrosine Receptor Kinase 1): NTRK1, sinir büyüme faktörlerine bağlanarak sinir hücrelerinin hayatta kalmasını, çoğalmasını ve farklılaşmasını sağlar. NTRK1 füzyonları, özellikle nadir görülen akciğer kanseri türlerinde tanımlanmıştır ve bu füzyonlar hedefe yönelik tedavilere duyarlıdır. NTRK1 inhibitörleri, tümörlerinde bu füzyonu taşıyan hastalar için umut verici bir tedavi seçeneğidir. Tedaviye yanıt oranları oldukça yüksektir ve klinik uygulamada önemli bir belirteçtir.

NTRK2 (Neurotrophic Tyrosine Receptor Kinase 2): NTRK2 de NTRK ailesinin bir üyesidir ve sinir hücrelerinin sağkalımında kritik rol oynar. NTRK2 füzyonları veya mutasyonları nadir olmakla birlikte akciğer kanserinde gözlemlenmiştir. Bu gen, sinir büyüme faktörlerinin reseptörüdür ve mutasyona uğradığında sinirsel hücrelerde aşırı sinyal yoluna sebep olarak tümör gelişimine yol açabilir. Klinik olarak, NTRK inhibitörleriyle tedavi edilme potansiyeline sahiptir.

NTRK3 (Neurotrophic Tyrosine Receptor Kinase 3): NTRK3, NTRK ailesinin bir diğer üyesidir ve sinir hücrelerinin gelişimi ve sağkalımı için gereklidir. NTRK3 füzyonları, çeşitli kanserlerde olduğu gibi akciğer kanserinde de nadiren gözlemlenmiştir. Bu füzyonlar, tümörlerin hızlı büyümesine ve metastaz yapmasına yol açabilir. NTRK inhibitörleri, bu tür füzyonlara sahip tümörlerde etkili bir tedavi seçeneği olarak öne çıkmaktadır. Özellikle metastatik akciğer kanseri hastalarında NTRK3 füzyonlarının tespiti, hedefe yönelik tedaviye uygunluğu değerlendirmek açısından önemlidir.

CHEK1 (Checkpoint Kinase 1): CHEK1, hücre döngüsü kontrol noktalarında görev alır ve DNA hasarına karşı bir savunma mekanizması oluşturur. CHEK1 mutasyonları veya aktivasyonundaki bozukluklar, hücrelerin DNA hasarı tespitini engelleyebilir ve kanser gelişimini kolaylaştırır. Akciğer kanseri gibi yüksek mutasyon yüküne sahip kanserlerde, CHEK1 inhibitörlerinin kullanımı hücrelerin ölümünü tetikleyerek kanser tedavisinde etkili olabilir. Bu yüzden, CHEK1'in fonksiyon kaybı ya da aşırı aktivasyonu, çeşitli akciğer kanseri türlerinde potansiyel bir tedavi hedefi olarak önem taşır.

APC (Adenomatous Polyposis Coli): APC, özellikle hücre iskeletinin düzenlenmesi ve hücre çoğalması gibi fonksiyonlarda görev alır. APC mutasyonları, kolorektal kanserlerde daha yaygın olmakla birlikte akciğer kanserlerinde de görülebilir. APC'nin fonksiyon kaybı, hücre çoğalmasının kontrolsüz bir şekilde artmasına neden olur. Akciğer kanseri hastalarında APC mutasyonlarının tespiti, hastalığın seyrini belirlemede yardımcı olabilir, ancak şu anda APC'ye yönelik özel bir tedavi bulunmamaktadır.

CREBBP (CREB Binding Protein): CREBBP, DNA’ya bağlı proteinleri düzenleyen ve hücre büyümesini kontrol eden bir gen olarak bilinir. CREBBP mutasyonları, akciğer kanseri gibi çeşitli kanserlerde gözlemlenmiştir ve tümörlerin büyüme ve gelişimini etkileyebilir. CREBBP, hücre farklılaşması ve büyümesi üzerinde etkili olduğundan, mutasyonları hücrelerin anormal çoğalmasına ve kanserleşmesine yol açabilir. Şu an için spesifik bir hedefe yönelik tedavi olmasa da, bu mutasyonun tespiti kanserin biyolojik davranışını anlamada fayda sağlayabilir.

DNMT3A (DNA Methyltransferase 3 Alpha): DNMT3A, DNA metilasyonu yoluyla gen ekspresyonunu düzenleyen bir gendir. Bu genin mutasyonları, akciğer kanseri dahil olmak üzere pek çok kanserde gözlemlenmiştir. DNMT3A’nın mutasyonları, özellikle tümör baskılayıcı genlerin metilasyon yoluyla susturulmasına ve tümör gelişimine yol açabilir. Bu genin mutasyonlarına sahip kanserlerde epigenetik tedavi yaklaşımları üzerinde çalışılmaktadır; böylece kanserli hücrelerin büyümesi durdurulabilir veya tersine çevrilebilir.

NOTCH3: NOTCH3, NOTCH sinyal yolunun bir üyesi olarak hücresel farklılaşma, büyüme ve apoptozis süreçlerinde önemli bir rol oynar. NOTCH3 mutasyonları, özellikle akciğer kanseri ve diğer bazı solid tümörlerde gözlemlenmiştir. Bu mutasyonlar tümör hücrelerinin hayatta kalmasını teşvik edebilir. NOTCH sinyal yoluna yönelik tedavi stratejileri, NOTCH3 mutasyonuna sahip akciğer kanseri hastalarında potansiyel bir tedavi alanı olarak araştırılmaktadır.

TERT (Telomerase Reverse Transcriptase): TERT, telomerlerin korunmasında görev alır ve bu da hücresel ömrü uzatarak hücrelerin sınırsız çoğalmasına yol açabilir. Akciğer kanserinde TERT mutasyonları, telomeraz aktivitesinin artmasına neden olarak tümör hücrelerinin ölümsüz hale gelmesine yol açabilir. Bu nedenle, TERT mutasyonları agresif tümörlerde sıklıkla gözlemlenmektedir ve telomeraz inhibitörleri, TERT mutasyonlarına sahip hastalarda potansiyel tedavi seçenekleri arasında bulunmaktadır.

TET2 (Tet Methylcytosine Dioxygenase 2): TET2, DNA metilasyonunu düzenleyen ve gen ekspresyonunu kontrol eden önemli bir gendir. TET2 mutasyonları, akciğer kanseri gibi kanserlerde gözlemlenmiştir ve bu mutasyonlar, genetik istikrarsızlığa neden olarak tümör gelişimini teşvik edebilir. TET2 mutasyonlarına yönelik tedaviler hâlen araştırılmakta olup, epigenetik mekanizmalar üzerinde çalışan ilaçlar bu tür mutasyonlara sahip hastalar için gelecekte tedavi seçenekleri sunabilir.

POLE (DNA Polymerase Epsilon, Catalytic Subunit): POLE, DNA replikasyonunda görev alan ve DNA sentezi sırasında oluşan hataların düzeltilmesini sağlayan bir enzimdir. POLE mutasyonları, genellikle yüksek mutasyon yüküne sahip tümörlerde görülür ve bu da akciğer kanserleri dahil birçok kanser türünde gözlemlenmiştir. Bu mutasyonlar, özellikle immünoterapilere daha iyi yanıt veren tümörlerde önem taşır. POLE mutasyonlarının varlığı, tedavi yanıtını tahmin etmede önemli bir gösterge olarak değerlendirilir ve bu nedenle mutasyonun tespiti klinik karar aşamasında değerlidir.

BRCA1 (Breast Cancer Gene 1): BRCA1, DNA hasarını onaran ve hücre döngüsünü düzenleyen önemli bir tümör baskılayıcı gendir. BRCA1 mutasyonları, meme ve over kanserlerinde daha sık görülse de, akciğer kanserlerinde de gözlemlenebilir. BRCA1 mutasyonları, hücresel DNA onarımını bozar ve hücrelerin genetik olarak kararsız hale gelmesine neden olur. BRCA1 mutasyonuna sahip akciğer kanseri hastaları için PARP inhibitörleri gibi hedefe yönelik tedaviler umut vaat etmektedir.

ALK (Anaplastic Lymphoma Kinase): ALK, akciğer adenokarsinomlarında sıkça gözlemlenen bir onkogendir ve ALK füzyonları özellikle genç, sigara içmeyen akciğer kanseri hastalarında görülür. ALK mutasyonları veya füzyonları, kanser hücrelerinin aşırı büyümesine ve metastaz yapmasına yol açabilir. ALK inhibitörleri, ALK mutasyonuna sahip hastalar için yüksek etkili hedefe yönelik tedavi seçenekleri sunmaktadır ve bu tedaviler akciğer kanseri tedavisinde devrim yaratmıştır.

AKT1 (AKT Serine/Threonine Kinase 1): AKT1, hücresel büyüme ve hayatta kalma sinyal yolaklarının düzenlenmesinde rol oynayan bir onkogendir. AKT1 mutasyonları, hücrelerin sürekli bölünmesini teşvik ederek tümör gelişimine yol açar. Bu mutasyonlar özellikle küçük hücre dışı akciğer kanserinde gözlemlenmiştir. AKT yolakları, çeşitli kanserlerde hedeflenebilir ve AKT inhibitörleri, bu mutasyonlara sahip hastalar için araştırılmaktadır.

AKT2 ve AKT3: AKT ailesinin diğer üyeleri olan AKT2 ve AKT3 de benzer şekilde hücresel büyüme, metabolizma ve hayatta kalma süreçlerinde görev alır. AKT2 ve AKT3 mutasyonları veya aşırı ekspresyonu, akciğer kanserinde agresif tümör fenotipine katkıda bulunabilir. Bu mutasyonlar, tümör büyümesini hızlandırarak kanserin tedaviye direnç geliştirmesine neden olabilir. AKT2 ve AKT3 inhibitörleri, hedeflenebilir tedavi seçenekleri olarak değerlendirilmekte ve klinik çalışmalarda incelenmektedir.

ATM (Ataxia Telangiectasia Mutated): ATM, DNA hasar yanıtını düzenleyen bir gen olup, hücresel onarım mekanizmalarında kritik bir rol oynar. ATM mutasyonları, akciğer kanserlerinde DNA onarımının bozulmasına ve genetik instabiliteye yol açar. Bu mutasyon, özellikle küçük hücre dışı akciğer kanserinde gözlemlenmiştir ve DNA onarımına yönelik tedavi stratejileri (örneğin PARP inhibitörleri) ATM mutasyonlarına sahip hastalar için potansiyel bir tedavi seçeneği olarak sunulmaktadır.

ARID1A (AT-Rich Interaction Domain 1A): ARID1A, hücresel kromatin yapısını yeniden düzenleyen ve gen ekspresyonunu kontrol eden bir gendir. ARID1A mutasyonları, hücresel büyümeyi ve farklılaşmayı etkileyerek akciğer kanseri gibi kanserlerin gelişimine katkıda bulunabilir. ARID1A, tümör baskılayıcı bir gen olarak kabul edilir ve mutasyonları, tümörlerin daha agresif hale gelmesine neden olabilir. Bu nedenle, ARID1A mutasyonlarının varlığı, kanser biyolojisi ve tedavi stratejilerinde önemli bir yere sahiptir.

ATRX (Alpha Thalassemia/Mental Retardation Syndrome X-Linked): ATRX, özellikle DNA'nın paketlenmesinde ve kromozom stabilitesinde rol oynayan bir gendir. ATRX mutasyonları, akciğer kanserlerinde genetik instabiliteye katkıda bulunur ve bu da tümörlerin agresif bir fenotip geliştirmesine yol açabilir. ATRX, özellikle küçük hücre dışı akciğer kanserlerinde gözlemlenmiştir. ATRX mutasyonlarının varlığı, tümör progresyonunu etkileyebilir ve bu mutasyonun tespiti, hastalık seyrini öngörmede yardımcı olabilir.

CDKN2A (Cyclin Dependent Kinase Inhibitor 2A): CDKN2A, hücre döngüsünü kontrol eden bir tümör baskılayıcı gendir ve CDK4/6 inhibitörleri ile tedavi edilebilir. CDKN2A mutasyonları, hücrelerin kontrolsüz çoğalmasına neden olur ve özellikle küçük hücre dışı akciğer kanserlerinde sıkça gözlemlenir. Bu mutasyonlar, kanserin ilerlemesini hızlandırır ve bu nedenle CDKN2A mutasyonlarının tespiti, tedavi planlamasında önemli bir faktör olarak değerlendirilebilir.

CTNNB1 (Catenin Beta 1): CTNNB1, Wnt sinyal yolunun önemli bir bileşenidir ve hücresel yapıyı desteklerken hücre farklılaşmasında rol oynar. CTNNB1 mutasyonları, kanser hücrelerinde Wnt sinyal yolunun kontrolsüz şekilde aktive olmasına ve tümör büyümesine neden olabilir. Bu mutasyon akciğer kanseri gibi çeşitli kanserlerde gözlemlenmiştir. CTNNB1'in aşırı aktivasyonu, tümörlerin tedaviye direnç geliştirmesine katkıda bulunabilir ve bu mutasyonun varlığı, hedefe yönelik tedavi seçeneklerinin araştırılması için önemli bir belirteçtir.

DDR2 (Discoidin Domain Receptor Tyrosine Kinase 2): DDR2, hücrelerin çevresel sinyallere yanıt vermesini sağlayan bir tirozin kinaz reseptörüdür. Akciğer kanserinde DDR2 mutasyonları, özellikle skuamöz hücreli akciğer kanseri alt tipinde sıklıkla gözlemlenmiştir. DDR2 mutasyonları, tümör hücrelerinin büyüme ve metastaz yapma potansiyelini artırabilir. DDR2 hedefli tedaviler, özellikle DDR2 mutasyonuna sahip akciğer kanseri hastalarında araştırılmakta olup, bu mutasyonun tespiti, tedavi kararlarında yol gösterici olabilir.

MSH6 (MutS Homolog 6): MSH6, DNA onarımında görev alan ve özellikle hücrelerin genomik bütünlüğünü koruyan bir gendir. MSH6 mutasyonları, hücresel DNA onarımını engelleyerek genetik instabiliteye yol açar ve kanser riskini artırır. MSH6 mutasyonları, akciğer kanserlerinde nadir de olsa gözlemlenebilir. Bu mutasyonlar immünoterapiye yanıt üzerinde olumlu bir etki yaratabilir; yüksek mutasyon yüküne sahip tümörler için MSH6 mutasyonlarının varlığı, immünoterapiye yanıtı öngörmede faydalı olabilir.

ERBB2 (Epidermal Growth Factor Receptor 2): ERBB2, hücre büyümesi ve çoğalmasında rol oynayan bir reseptördür ve akciğer kanserleri dahil olmak üzere birçok kanser türünde aşırı ekspresyon veya mutasyona uğrayabilir. Akciğer kanserinde ERBB2 mutasyonları veya amplifikasyonları tümör hücrelerinin büyümesini hızlandırır. ERBB2 inhibitörleri, bu mutasyonlara sahip hastalar için hedefe yönelik etkili tedavi seçenekleri sunmaktadır. Özellikle küçük hücre dışı akciğer kanserinde ERBB2 mutasyonlarının tespiti tedavi planlamasında önemlidir.

ERBB4 (Epidermal Growth Factor Receptor 4): ERBB4, hücresel büyüme ve farklılaşmada önemli bir rol oynayan bir reseptördür. ERBB4 mutasyonları, bazı akciğer kanseri alt tiplerinde gözlemlenmiştir. Bu mutasyon, hücresel sinyal yolunu aşırı aktive ederek tümör gelişimini destekleyebilir. ERBB4’ün hedeflenebilir olması, akciğer kanseri tedavisinde potansiyel bir strateji sunmaktadır. Ancak, ERBB4'e özgü tedavi seçenekleri hala klinik çalışmalarda incelenmektedir.

ESR1 (Estrogen Receptor 1): ESR1, östrojen hormonunun hücresel büyümeyi tetikleyen bir reseptörüdür. Akciğer kanserinde nadir görülmesine rağmen, ESR1 mutasyonları bazı durumlarda gözlemlenmiştir ve bu durumlar, östrojen reseptörü üzerinden etki eden tedavi stratejileri açısından önemlidir. Özellikle kadın akciğer kanseri hastalarında ESR1’in tespiti, hormon tedavisi seçeneğini değerlendirmek için yardımcı olabilir.

FAT1 (FAT Atypical Cadherin 1): FAT1, hücre adezyonunda rol oynayan bir kadherin genidir ve tümör baskılayıcı olarak işlev görür. FAT1 mutasyonları, akciğer kanseri dahil olmak üzere birçok kanserde gözlemlenmiştir. FAT1’in fonksiyon kaybı, hücresel yapının bozulmasına ve tümör gelişimine yol açabilir. Bu mutasyonlar, tümör agresifliğini artırarak tedaviye yanıtı zorlaştırabilir. FAT1'in tümör baskılayıcı işlevi dikkate alındığında, bu genin tespiti tedavi kararlarını yönlendirmede etkili olabilir.

FGFR1 (Fibroblast Growth Factor Receptor 1): FGFR1, fibroblast büyüme faktörüne yanıt veren bir reseptördür ve hücresel proliferasyon ile anjiyogenezi destekler. FGFR1 amplifikasyonları, akciğer kanserinde sıklıkla gözlemlenir ve tümörlerin hızlı büyümesine yol açabilir. FGFR1 inhibitörleri, özellikle bu amplifikasyona sahip hastalar için etkin bir tedavi seçeneği olarak geliştirilmiştir. Bu mutasyonun varlığı, hedefe yönelik tedaviye uygunluğu değerlendirmede önemlidir.

FGFR2 ve FGFR3: FGFR ailesinin diğer üyeleri olan FGFR2 ve FGFR3 de akciğer kanseri dahil olmak üzere çeşitli kanserlerde gözlemlenebilir. Bu genlerdeki mutasyonlar, hücre büyümesini ve çoğalmasını teşvik ederek tümör gelişimine katkıda bulunur. FGFR2 ve FGFR3’ün mutasyonları veya amplifikasyonları, akciğer kanserinde hedeflenebilir tedavi seçeneklerini değerlendirmek açısından önemlidir.

FLT3 (Fms Related Tyrosine Kinase 3): FLT3, kan hücrelerinin gelişimi ve çoğalmasında rol oynayan bir tirozin kinaz reseptörüdür. Akciğer kanserinde nadir görülse de, FLT3 mutasyonları veya aşırı ekspresyonu, tümörün hızlı büyümesini destekleyebilir. FLT3 inhibitörleri, bu mutasyona sahip hastalarda klinik çalışmalarda incelenmektedir.

HRAS (Harvey Rat Sarcoma Viral Oncogene Homolog): HRAS, hücre büyümesi ve bölünmesini düzenleyen RAS ailesine ait bir onkogendir. HRAS mutasyonları, akciğer kanserinde nadir de olsa gözlemlenmiştir ve bu mutasyonlar, hücresel sinyal yolunun aşırı aktivasyonuna yol açarak tümör gelişimini destekleyebilir. HRAS mutasyonları genellikle daha agresif tümörlerle ilişkilidir. Mevcut tedavi stratejilerinde HRAS inhibitörleri sınırlı olmakla birlikte, RAS yolunu hedefleyen tedaviler bu mutasyonun varlığında değerlendirilebilir.

KEAP1 (Kelch Like ECH Associated Protein 1): KEAP1, hücresel oksidatif stresin düzenlenmesinde rol oynar ve Nrf2 yolunu baskılar. KEAP1 mutasyonları, akciğer kanserinde sıklıkla gözlemlenir ve bu mutasyonlar, hücrelerin stres koşullarında hayatta kalmasını sağlayarak tümör hücrelerinin büyümesini teşvik eder. KEAP1 mutasyonları, hastalığın agresif seyri ile ilişkilidir ve bu mutasyonun varlığı, immünoterapiye yanıtı tahmin etmede önemli olabilir. KEAP1 mutasyonlarının tespiti, hastaların tedavi yanıtını öngörmede değerlendirilen önemli bir biyomarkerdir.

KIT (KIT Proto-Oncogene, Receptor Tyrosine Kinase): KIT, hücre büyümesi ve farklılaşmasında rol oynayan bir tirozin kinaz reseptördür. Akciğer kanserinde KIT mutasyonları nadiren görülse de, bu mutasyonlar tümör hücrelerinin proliferasyonunu artırabilir. KIT hedefli tedaviler, bu mutasyonlara sahip hastalar için etkin bir tedavi seçeneği olarak klinik çalışmalarda incelenmektedir.

MAP2K1 (Mitogen-Activated Protein Kinase Kinase 1): MAP2K1, hücresel büyüme ve farklılaşmayı düzenleyen MAPK sinyal yolunda yer alan bir kinazdır. MAP2K1 mutasyonları, akciğer kanserinde gözlemlenmiş ve tümör hücrelerinin çoğalmasını desteklemiştir. MAPK sinyal yolunu hedefleyen inhibitörler, bu mutasyonlara sahip hastalar için potansiyel bir tedavi stratejisi olarak araştırılmaktadır.

MET (MET Proto-Oncogene, Receptor Tyrosine Kinase): MET, hücre büyümesi, hayatta kalması ve metastazı düzenleyen bir reseptördür. MET amplifikasyonları veya mutasyonları akciğer kanserinde sıklıkla görülür ve özellikle MET ekson 14 mutasyonları hedefe yönelik tedavilerle ilişkilidir. MET inhibitörleri, MET mutasyonuna sahip akciğer kanseri hastalarında etkili bir tedavi seçeneği sunmaktadır. Bu mutasyonun tespiti, kişiselleştirilmiş tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde kritik bir rol oynar.

NF1 (Neurofibromin 1): NF1, hücresel büyümeyi düzenleyen ve RAS sinyal yolunu baskılayan bir tümör baskılayıcı gendir. NF1 mutasyonları, akciğer kanserinde görülebilir ve bu mutasyonlar, RAS yolunun aşırı aktivasyonuna yol açarak tümör gelişimini destekler. NF1’in tümör baskılayıcı fonksiyonunun kaybı, tümörlerin daha hızlı büyümesine ve tedaviye daha dirençli olmasına neden olabilir. NF1 mutasyonları, RAS/MAPK yolaklarına yönelik tedavi seçenekleriyle değerlendirilebilir.

BRAF (B-Raf Proto-Oncogene, Serine/Threonine Kinase): BRAF, hücresel büyüme ve farklılaşmada rol oynayan bir kinazdır. BRAF mutasyonları, akciğer adenokarsinomlarında görülebilir ve özellikle BRAF V600E mutasyonları, hedefe yönelik tedavilere duyarlıdır. BRAF inhibitörleri, bu mutasyonlara sahip hastalar için etkili bir tedavi seçeneği olarak klinik uygulamada kullanılmaktadır. BRAF mutasyonlarının tespiti, tedavi planlamasında önemli bir yer tutar ve hastaların prognozunu iyileştirme potansiyeline sahiptir.

EGFR (Epidermal Growth Factor Receptor): EGFR, hücre büyümesi ve hayatta kalmasını düzenleyen bir reseptördür ve akciğer kanserlerinde yaygın olarak mutasyona uğrar. EGFR mutasyonları, özellikle adenokarsinomlarda sıklıkla görülür ve EGFR tirozin kinaz inhibitörleri (TKI'ler), bu mutasyonlara sahip hastalarda oldukça etkili bir tedavi sağlar. EGFR mutasyonlarının varlığı, tedaviye yönelik kişiselleştirilmiş yaklaşımlar geliştirilmesine olanak tanır ve hastaların sağkalım oranlarını iyileştirme potansiyeline sahiptir.

KRAS (Kirsten Rat Sarcoma Viral Oncogene Homolog): KRAS, hücresel büyüme ve çoğalmayı düzenleyen bir onkogendir ve akciğer kanserinde en sık mutasyona uğrayan genlerden biridir. KRAS mutasyonları, özellikle sigara içen hastalarda yaygındır ve daha agresif bir tümör fenotipi ile ilişkilidir. KRAS mutasyonları için doğrudan hedefli tedavi seçenekleri yeni gelişmeye başlamıştır, ancak bu mutasyonun varlığı, tedavi yanıtını belirlemede önemli bir faktördür.

NRAS: NRAS, RAS ailesinin bir diğer üyesidir ve hücresel büyüme ile hayatta kalmayı düzenler. Akciğer kanserinde NRAS mutasyonları nadir görülür, ancak bu mutasyonlar hücresel proliferasyonu hızlandırarak tümör gelişimini teşvik edebilir. NRAS mutasyonlarına yönelik spesifik tedaviler sınırlı olsa da, RAS yolunu hedefleyen genel stratejiler araştırılmaktadır.

TERT (Tekrar): Daha önce de bahsedilen TERT, telomeraz aktivitesini artırarak hücrelerin ölümsüzleşmesine katkıda bulunur. Bu nedenle, TERT mutasyonları agresif tümörlerde sıklıkla gözlemlenir. TERT mutasyonlarının varlığı, telomeraz hedefli tedavi seçenekleri ile değerlendirilmekte olup, hastaların tedavi planlamasında dikkate alınabilir.

FGFR4: FGFR4, fibroblast büyüme faktör reseptör ailesinin bir üyesidir ve hücresel büyüme ile farklılaşmayı destekler. FGFR4 mutasyonları akciğer kanserinde nadir görülse de, bu mutasyonlar tümör hücrelerinin büyümesini hızlandırabilir. FGFR4'ün hedeflenmesi üzerine yapılan çalışmalar devam etmektedir ve bu mutasyonun tespiti gelecekte potansiyel tedavi seçenekleri sunabilir.

MAP2K2 (Mitogen-Activated Protein Kinase Kinase 2): MAP2K2, MAPK sinyal yolunda yer alan bir kinazdır ve hücresel büyüme ile farklılaşmada rol oynar. MAP2K2 mutasyonları, akciğer kanserinde tümör hücrelerinin aşırı çoğalmasına neden olabilir. Bu mutasyon, MAPK yolu hedefli tedavilere duyarlıdır ve MAP2K2 inhibitörleri, bu mutasyona sahip hastalarda etkili olabilir. MAPK sinyal yolu, akciğer kanseri tedavisinde hedef alınabilir; dolayısıyla MAP2K2 mutasyonlarının varlığı tedavi planlamasında dikkate alınabilir.

NOTCH1: NOTCH1, hücresel farklılaşma, büyüme ve apoptozis süreçlerinde kritik bir rol oynar. NOTCH1 mutasyonları, akciğer kanseri dahil olmak üzere birçok kanser türünde gözlemlenmiştir. Bu mutasyonlar, tümör hücrelerinin hayatta kalmasını teşvik eder ve hastalığın daha agresif bir seyir izlemesine yol açabilir. NOTCH sinyal yolu inhibitörleri, NOTCH1 mutasyonuna sahip hastalar için potansiyel bir tedavi alanı olarak araştırılmaktadır.

NOTCH2: NOTCH2 de NOTCH sinyal yolunun bir diğer üyesidir ve hücresel gelişim ve farklılaşma süreçlerinde önemli bir rol oynar. NOTCH2 mutasyonları, akciğer kanseri gibi bazı kanserlerde gözlemlenmiştir. Bu mutasyonlar, tümör büyümesini ve metastazı teşvik edebilir. NOTCH yolunu hedefleyen tedavi stratejileri, NOTCH2 mutasyonuna sahip hastalar için umut verici tedavi seçenekleri olarak değerlendirilmektedir.

NOTCH4: NOTCH4, NOTCH ailesinin bir diğer üyesidir ve hücresel büyüme ve farklılaşmada etkili bir role sahiptir. NOTCH4 mutasyonları, bazı akciğer kanseri türlerinde gözlemlenmiştir ve bu mutasyonlar, tümör hücrelerinin büyümesini teşvik edebilir. NOTCH sinyal yolu inhibitörleri, NOTCH4 mutasyonuna sahip hastalarda potansiyel bir tedavi seçeneği olarak araştırılmaktadır.

PDGFRA (Platelet Derived Growth Factor Receptor Alpha): PDGFRA, hücre büyümesi ve proliferasyonunda rol oynayan bir reseptördür. Akciğer kanserinde PDGFRA amplifikasyonları veya mutasyonları tümör büyümesini hızlandırabilir. PDGFRA inhibitörleri, bu mutasyonlara sahip hastalar için hedeflenebilir tedavi seçenekleri sunmaktadır ve bu mutasyonun varlığı, hastaların kişiselleştirilmiş tedaviye uygun olup olmadığını belirlemede önem taşır.

PIK3CA (Phosphatidylinositol-4,5-Bisphosphate 3-Kinase Catalytic Subunit Alpha): PIK3CA, PI3K/AKT/mTOR yolunu aktive eden ve hücre büyümesi ile çoğalmasını destekleyen bir onkogendir. PIK3CA mutasyonları, akciğer kanseri dahil birçok kanser türünde sıkça görülür ve tümör hücrelerinin kontrolsüz büyümesine yol açar. PIK3CA hedefli tedaviler, bu mutasyonların varlığında akciğer kanseri hastaları için etkili bir seçenek olarak değerlendirilir.

PTEN (Phosphatase and Tensin Homolog): PTEN, hücresel büyüme ve proliferasyonu baskılayan bir tümör baskılayıcı gendir. PTEN mutasyonları veya kaybı, akciğer kanserlerinde sıklıkla gözlemlenmiş ve PI3K/AKT/mTOR yolunun aşırı aktivasyonuna neden olmuştur. PTEN kaybı olan hastalarda, PI3K/AKT/mTOR yolu hedefli tedaviler değerlendirilir ve bu mutasyonun tespiti tedavi kararları için önemlidir.

PTPRD (Protein Tyrosine Phosphatase Receptor Type D): PTPRD, hücresel sinyal yolaklarını düzenleyerek tümör baskılayıcı olarak işlev görür. PTPRD mutasyonları veya kaybı, bazı akciğer kanseri türlerinde görülür ve hücre büyümesini kontrol eden mekanizmaların bozulmasına yol açar. PTPRD’nin kaybı, hücresel proliferasyonu teşvik eder ve tedaviye direnç gelişme riskini artırabilir. Bu mutasyonun varlığı, tümör agresifliğini ve tedaviye yanıtı öngörmede değerlendirilebilir.

PTPRT (Protein Tyrosine Phosphatase Receptor Type T): PTPRT, hücre sinyallerini düzenleyen bir başka tümör baskılayıcı gendir. PTPRT mutasyonları veya fonksiyon kaybı, akciğer kanserinde gözlemlenmiş ve hücresel proliferasyonun kontrolsüz bir şekilde artmasına neden olmuştur. PTPRT'nin kaybı, özellikle tümörlerin daha hızlı büyümesine ve tedaviye karşı daha dirençli hale gelmesine yol açabilir. Bu genin mutasyonlarının tespiti, tedavi planlamasında önemli olabilir.

RB1 (Retinoblastoma 1): RB1, hücre döngüsünü düzenleyen ve tümör baskılayıcı işlevi olan bir gendir. RB1 mutasyonları, akciğer kanserinde yaygın olarak görülür ve hücresel büyüme kontrolünü bozar, bu da tümör gelişimine katkıda bulunur. RB1 kaybı, özellikle küçük hücreli akciğer kanserlerinde agresif bir tümör fenotipi ile ilişkilidir. RB1 mutasyonlarının varlığı, hastalığın seyrini öngörmede ve tedavi seçeneklerini belirlemede yardımcı olabilir.

RET (Rearranged During Transfection): RET, hücresel büyüme ve farklılaşmada rol oynayan bir tirozin kinaz reseptördür. RET füzyonları ve mutasyonları, akciğer kanserinde nadir de olsa görülür ve tümör gelişimini destekler. RET inhibitörleri, bu mutasyon veya füzyonlara sahip hastalarda etkili bir tedavi seçeneği olarak sunulmaktadır. RET mutasyonunun varlığı, hedefe yönelik tedaviye uygunluk değerlendirmesinde önemlidir.

ROS1: ROS1, hücre büyümesini ve çoğalmasını düzenleyen bir tirozin kinaz reseptördür. Akciğer kanserinde ROS1 füzyonları, özellikle genç ve sigara içmeyen hastalarda gözlemlenir. ROS1 füzyon pozitif hastalar için ROS1 inhibitörleri oldukça etkili bir tedavi seçeneği sunmaktadır. ROS1 füzyonlarının tespiti, kişiselleştirilmiş tedavi seçenekleri açısından önemlidir ve bu hastalarda sağkalım oranlarını iyileştirebilir.

RICTOR (RPTOR Independent Companion of MTOR Complex 2): RICTOR, hücre büyümesi ve hayatta kalma ile ilişkili mTORC2 kompleksinin bir bileşenidir. RICTOR mutasyonları veya aşırı ekspresyonu, hücresel proliferasyonu hızlandırarak akciğer kanserinin ilerlemesine yol açabilir. RICTOR, PI3K/AKT/mTOR yolunu hedefleyen tedavilerle araştırılmakta olup, bu mutasyonun varlığı hastaların tedaviye yanıtını tahmin etmede dikkate alınabilir.

SETD2 (SET Domain Containing 2): SETD2, histon metilasyonunu düzenleyen ve genetik stabilitenin korunmasında rol oynayan bir gendir. SETD2 mutasyonları, akciğer kanserinde gözlemlenmiştir ve bu mutasyonlar, DNA hasar yanıtını bozarak tümör gelişimine katkıda bulunabilir. SETD2 mutasyonlarına sahip tümörlerde, DNA onarımını hedefleyen tedavi stratejileri umut vadeden yaklaşımlar olarak değerlendirilmektedir.

MTOR (Mechanistic Target of Rapamycin): mTOR, hücresel büyüme, protein sentezi ve metabolizma süreçlerini düzenleyen önemli bir kinazdır. mTOR mutasyonları veya aşırı aktivasyonu, akciğer kanseri dahil birçok kanser türünde gözlemlenmiştir. mTOR yolak inhibitörleri, mTOR aktivasyonuna sahip tümörlerde etkili olabilir ve bu mutasyonun varlığı, tedaviye yanıtı değerlendirmede önemlidir.

IDH1 (Isocitrate Dehydrogenase 1): IDH1, hücresel enerji metabolizmasında görev alır ve normalde glikoz metabolizmasının bir parçası olarak çalışır. IDH1 mutasyonları, akciğer kanseri gibi bazı kanser türlerinde nadiren görülmekle birlikte, tümör hücrelerinde onkojenik metabolik süreçleri tetikleyerek hücresel farklılaşma ve büyüme üzerinde etkili olur. IDH1 mutasyonları, hedefe yönelik tedavi seçenekleri için değerlendirilmekte olup, IDH1 inhibitörleri bu mutasyona sahip tümörlerde etkili olma potansiyeline sahiptir.

ERBB3 (Epidermal Growth Factor Receptor 3): ERBB3, EGFR ailesine ait bir reseptördür ve hücresel büyüme ve farklılaşmada rol oynar. ERBB3 mutasyonları, bazı akciğer kanserlerinde gözlemlenmiştir ve tümör hücrelerinin büyümesini ve hayatta kalmasını teşvik eder. Bu mutasyonun tespiti, EGFR ve ERBB ailesini hedefleyen tedavi seçenekleri açısından önemlidir, ancak ERBB3’e özgü hedefli tedaviler henüz sınırlıdır.

BAP1 (BRCA1 Associated Protein-1): BAP1, DNA onarımını düzenleyen ve tümör baskılayıcı olarak işlev gören bir gendir. BAP1 mutasyonları akciğer kanserinde nadir gözlemlenir, ancak tümörlerin genetik instabilitesini artırarak kanser gelişimini destekleyebilir. Bu mutasyonun varlığı, kanserin biyolojik davranışını anlamada yardımcı olabilir ve immünoterapiye yanıt potansiyeli üzerinde etkili olabilir.

BRCA2 (Breast Cancer Gene 2): BRCA2, DNA onarımında rol oynayan bir diğer tümör baskılayıcı gendir ve akciğer kanseri dahil çeşitli kanser türlerinde mutasyona uğrayabilir. BRCA2 mutasyonları, genetik instabiliteye ve hücresel kontrol kaybına yol açarak tümör büyümesini hızlandırabilir. BRCA2 mutasyonlarına sahip akciğer kanseri hastaları için PARP inhibitörleri umut verici tedavi seçenekleri sunar.

KDM5C (Lysine Demethylase 5C): KDM5C, histonların demetilasyonunu sağlayarak gen ekspresyonunu düzenleyen bir gendir. KDM5C mutasyonları veya ekspresyonundaki değişiklikler, akciğer kanserinde hücresel büyüme ve çoğalma süreçlerini etkileyebilir. Bu mutasyon, epigenetik mekanizmalara yönelik tedavi stratejilerinde dikkate alınan bir hedef olabilir ve tümör biyolojisinde agresifliği artıran bir faktör olarak değerlendirilebilir.

ERCC1 (Excision Repair Cross-Complementation Group 1): ERCC1, DNA onarımında görev alan ve özellikle platin bazlı kemoterapilere yanıt üzerinde etkili olan bir gendir. ERCC1 ekspresyon seviyesi, akciğer kanseri tedavisinde kemoterapiye yanıt tahmininde önemli bir belirteç olarak kullanılır. Düşük ERCC1 ekspresyonuna sahip hastaların, platin bazlı kemoterapilere daha iyi yanıt verdiği gözlemlenmiştir.

PIK3R1 (Phosphoinositide-3-Kinase Regulatory Subunit 1): PIK3R1, PI3K/AKT/mTOR sinyal yolunun düzenleyici bir alt birimidir ve hücresel büyüme ile hayatta kalmayı destekler. PIK3R1 mutasyonları, akciğer kanseri dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerinde gözlemlenebilir ve bu mutasyonlar, PI3K/AKT yolunun aşırı aktivasyonuna yol açarak tümör gelişimini destekleyebilir. PIK3R1 mutasyonları, bu yolu hedefleyen tedavi stratejilerinde dikkate alınan önemli bir biyomarkerdir.

NFE2L2 (Nuclear Factor, Erythroid 2 Like 2): NFE2L2, hücresel oksidatif stres yanıtında görev alır ve KEAP1 ile birlikte çalışarak hücrelerin oksidatif strese dayanıklılığını artırır. NFE2L2 mutasyonları, akciğer kanserinde sık görülür ve tümör hücrelerinin strese karşı daha dirençli hale gelmesine neden olur. NFE2L2 mutasyonlarının varlığı, immünoterapilere yanıt tahmininde önem taşır ve KEAP1-NFE2L2 yolaklarını hedefleyen tedaviler bu mutasyonları taşıyan hastalarda araştırılmaktadır.

SMAD4 (Mothers Against Decapentaplegic Homolog 4): SMAD4, hücresel büyüme ve apoptozis süreçlerini düzenleyen bir tümör baskılayıcı gendir. SMAD4 mutasyonları, bazı akciğer kanseri alt tiplerinde gözlemlenmiştir ve tümör hücrelerinin kontrolsüz büyümesini teşvik eder. SMAD4 kaybı, özellikle tedaviye dirençli kanser türlerinde agresif bir tümör fenotipine yol açabilir ve bu mutasyonun varlığı hastalığın seyrini öngörmede önemlidir.

RASA1 (RAS P21 Protein Activator 1): RASA1, RAS yolaklarının negatif düzenleyicisi olarak işlev gören bir tümör baskılayıcı gendir. RASA1 mutasyonları, hücresel proliferasyonu artırarak tümör gelişimini destekleyebilir. Bu mutasyon akciğer kanserinde nadiren görülmekle birlikte, varlığı tümör biyolojisini anlamada önemlidir. RASA1’in işlev kaybı, RAS/MAPK yolaklarını hedefleyen tedavilerde dikkate alınabilir.

RAD51 (RAD51 Recombinase): RAD51, DNA çift sarmal hasarının onarımında görev alır ve hücrelerin genetik stabilitesini korur. RAD51 ekspresyonundaki artış, akciğer kanseri dahil olmak üzere çeşitli kanser türlerinde gözlemlenmiştir ve bu durum tümör hücrelerinin DNA hasarına karşı daha dirençli hale gelmesine yol açar. RAD51 inhibitörleri, bu mutasyon veya aşırı ekspresyona sahip hastalar için gelecekte potansiyel bir tedavi seçeneği sunabilir.

MDM2 (Mouse Double Minute 2 Homolog): MDM2, TP53 proteinini negatif olarak düzenleyen bir onkogendir. Akciğer kanserinde MDM2 amplifikasyonu veya aşırı ekspresyonu, TP53'ün baskılanmasına ve dolayısıyla hücresel kontrolün kaybolmasına neden olur. MDM2 inhibitörleri, özellikle TP53 fonksiyon kaybı gözlemlenen hastalarda etkili bir tedavi seçeneği olarak incelenmektedir. MDM2 mutasyonlarının varlığı, hastalığın agresifliği ve tedaviye yanıtı üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir.

CD274 (PD-L1): CD274 veya daha yaygın olarak bilinen adıyla PD-L1, immün kaçış mekanizmalarını düzenleyen bir proteindir ve immünoterapi tedavilerinde hedeflenen bir biyomarkerdir. PD-L1 ekspresyonu, özellikle akciğer kanserlerinde immünoterapiye yanıtı öngörmek için değerlendirilir. Yüksek PD-L1 ekspresyonuna sahip hastalar, PD-1/PD-L1 inhibitörlerine daha iyi yanıt verme eğilimindedir. Bu biyomarker, tedavi planlamasında kritik bir rol oynar.

MSI (Mikrosatellit Instabilite): MSI, DNA onarım mekanizmalarındaki eksiklikler sonucu gelişen bir genetik instabilite türüdür. MSI pozitif tümörler, immünoterapiye daha iyi yanıt verme eğilimindedir ve akciğer kanserinde nadir gözlemlense de, tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesinde önemlidir. MSI tespiti, özellikle immünoterapi uygunluğunu belirlemekte kullanılan önemli bir göstergedir.

SOLİD TÜMÖR PANELİ

AKT1 (AKT Serine/Threonine Kinase 1): AKT1, hücresel büyüme, hayatta kalma ve metabolizma süreçlerinde önemli bir sinyal yoludur. Solid tümörlerde AKT1 mutasyonları hücrelerin sürekli olarak bölünmesini teşvik eder ve bu durum kanser gelişimine katkıda bulunur. AKT1 mutasyonları, özellikle PI3K/AKT/mTOR yolunu hedefleyen tedavi seçenekleri ile değerlendirilir. Bu mutasyon, hedefe yönelik tedavilerde dikkate alınan önemli bir biyomarkerdir.

CDK12 (Cyclin Dependent Kinase 12): CDK12, DNA onarımı ve hücre döngüsünde görev alır. Solid tümörlerde CDK12 mutasyonları veya kaybı, hücrelerin DNA hasarını düzgün onaramamasına ve dolayısıyla genetik instabiliteye yol açabilir. CDK12 mutasyonlarının varlığı, immünoterapiye yanıt üzerinde etkili olabilir ve DNA onarımına yönelik tedavi seçenekleri bu mutasyon taşıyan hastalar için umut verici bir tedavi yaklaşımı sunabilir.

ALK (Anaplastic Lymphoma Kinase): ALK, akciğer kanseri başta olmak üzere birçok solid tümörde füzyon genleri şeklinde gözlemlenir ve tümör gelişiminde önemli bir rol oynar. ALK füzyonları, hedefe yönelik tedavi seçenekleri ile başarıyla tedavi edilebilir. ALK inhibitörleri, ALK füzyonuna sahip solid tümörlerde oldukça etkili tedavi seçenekleri sunmaktadır ve bu biyomarker, tedavi planlamasında kritik bir rol oynar.

APC (Adenomatous Polyposis Coli): APC, hücresel iskeletin düzenlenmesi ve hücre çoğalmasını kontrol etme işlevine sahiptir. APC mutasyonları, kolorektal kanserlerde yaygın olarak gözlemlenir; ancak diğer solid tümörlerde de nadiren de olsa görülebilir. APC’nin fonksiyon kaybı, tümörlerin kontrolsüz büyümesine yol açar. Tedavi stratejilerinde APC mutasyonları dikkate alınmakla birlikte, doğrudan bir hedef tedavi henüz mevcut değildir.

ATM (Ataxia Telangiectasia Mutated): ATM, DNA hasarına karşı yanıt oluşturarak onarım süreçlerini başlatan bir tümör baskılayıcı gendir. Solid tümörlerde ATM mutasyonları, hücrelerin genetik olarak kararsız hale gelmesine ve kanser gelişimine katkıda bulunur. ATM mutasyonları olan hastalarda DNA onarımını hedefleyen tedaviler (örneğin, PARP inhibitörleri) değerlendirilir. Bu mutasyonun tespiti, tedavi planlaması ve prognoz için önemlidir.

ARID1A (AT-Rich Interaction Domain 1A): ARID1A, hücre kromatini yeniden düzenleyen ve gen ekspresyonunu kontrol eden bir tümör baskılayıcı gendir. Solid tümörlerde ARID1A mutasyonları, hücre büyümesini artırarak tümör gelişimine yol açar. ARID1A mutasyonlarının varlığı, kanser biyolojisi ve tedavi stratejilerinde önemli bir gösterge olarak kullanılır. Bu mutasyon, epigenetik tedavi seçeneklerinin geliştirilmesi için hedeflenen önemli bir biyomarkerdir.

BRCA1 ve BRCA2: BRCA1 ve BRCA2 genleri, DNA onarımında kritik bir rol oynar ve solid tümörlerde mutasyona uğrayabilir. BRCA mutasyonları, hücrelerin DNA hasarına duyarlılığını artırır, bu da genetik instabiliteye ve tümör gelişimine yol açar. BRCA1 ve BRCA2 mutasyonlarına sahip solid tümör hastalarında PARP inhibitörleri gibi hedefe yönelik tedavi seçenekleri umut vadetmektedir ve bu mutasyonlar, tedavi planlamasında belirleyici faktörlerden biridir.

CDKN2A (Cyclin Dependent Kinase Inhibitor 2A): CDKN2A, hücre döngüsünü düzenleyen bir tümör baskılayıcı gendir. CDKN2A mutasyonları veya fonksiyon kaybı, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde bölünmesine yol açar ve bu mutasyonlar birçok solid tümörde gözlemlenmiştir. CDK4/6 inhibitörleri gibi tedavi seçenekleri, CDKN2A mutasyonuna sahip hastalarda değerlendirilebilir ve bu biyomarker, kanser tedavisinde dikkate alınan önemli bir faktördür.

DDR2 (Discoidin Domain Receptor Tyrosine Kinase 2): DDR2, hücresel sinyalleri düzenleyen ve hücrelerin çevresel değişikliklere yanıt vermesini sağlayan bir kinazdır. Solid tümörlerde DDR2 mutasyonları veya amplifikasyonları, tümör gelişimini destekleyebilir. DDR2’yi hedefleyen tedaviler, bu mutasyona sahip solid tümörlerde umut vadetmektedir.

CTNNB1 (Catenin Beta 1): CTNNB1, hücre yapısını destekleyen ve hücre farklılaşmasını düzenleyen Wnt sinyal yolunun bir bileşenidir. CTNNB1 mutasyonları, solid tümörlerde sıkça görülür ve hücre çoğalmasını kontrolsüz hale getirir. CTNNB1 hedefli tedaviler, özellikle bu mutasyona sahip tümörlerde potansiyel bir tedavi stratejisi olarak incelenmektedir.

POLE (DNA Polymerase Epsilon, Catalytic Subunit): POLE, DNA sentezinde hataları düzelten bir enzimdir. Solid tümörlerde POLE mutasyonları, yüksek mutasyon yükü ile ilişkilidir ve bu tümörler immünoterapiye daha duyarlı olabilir. POLE mutasyonları, immünoterapiye uygunluk değerlendirmesinde dikkate alınan bir faktördür.

ERBB2 (Epidermal Growth Factor Receptor 2): ERBB2, hücresel büyüme ve proliferasyonu destekleyen bir reseptördür ve solid tümörlerde aşırı ekspresyonu, tümör büyümesini hızlandırır. ERBB2 inhibitörleri, ERBB2 pozitif hastalar için hedefe yönelik tedavi seçenekleri sunmaktadır ve bu biyomarker, tedaviye duyarlılığı tahmin etmek için önemlidir.

ERBB3 ve ERBB4: ERBB3 ve ERBB4, EGFR ailesinin diğer üyeleridir ve hücresel büyüme ve çoğalmayı desteklerler. Solid tümörlerde bu genlerin mutasyonları, tümörlerin kontrolsüz büyümesine yol açabilir. EGFR ailesine yönelik tedaviler ERBB3 ve ERBB4 mutasyonlarına sahip hastalarda da değerlendirilmektedir.

CCNE1 (Cyclin E1): CCNE1, hücre döngüsünü düzenler ve kanser hücrelerinin hızlı çoğalmasını sağlar. Solid tümörlerde CCNE1 amplifikasyonu, agresif tümör fenotipleri ile ilişkilidir ve CCNE1, tümörün biyolojik davranışını anlamada dikkate alınan bir biyomarkerdir.

MTOR (Mechanistic Target of Rapamycin): MTOR, hücresel büyüme ve metabolizmayı düzenleyen bir kinazdır. mTOR mutasyonları, solid tümörlerde tümör büyümesini hızlandırır ve mTOR inhibitörleri bu mutasyonları hedefleyen potansiyel bir tedavi seçeneği olarak incelenmektedir.

FGFR1 (Fibroblast Growth Factor Receptor 1): FGFR1, hücre büyümesi ve anjiyogenezde rol oynayan bir reseptördür ve solid tümörlerde FGFR1 amplifikasyonları veya mutasyonları sıklıkla gözlemlenir. Bu değişiklikler, tümör hücrelerinin hızlı büyümesine ve agresif bir fenotip sergilemesine neden olur. FGFR1 inhibitörleri, FGFR1 amplifikasyonuna sahip hastalar için hedefe yönelik tedavi seçeneği sunar ve bu mutasyonun varlığı, kişiselleştirilmiş tedavi kararlarını yönlendirmede önemli bir belirteçtir.

FGFR2 ve FGFR3: FGFR2 ve FGFR3, FGFR ailesinin diğer üyeleridir ve hücresel büyümeyi, farklılaşmayı ve damar oluşumunu destekler. Bu genlerdeki mutasyonlar, birçok solid tümörde tümör hücrelerinin kontrolsüz büyümesine yol açabilir. FGFR2 ve FGFR3 hedefli tedaviler, mutasyon veya amplifikasyon taşıyan hastalarda potansiyel tedavi seçenekleri olarak değerlendirilmektedir.

FLT3 (Fms Related Tyrosine Kinase 3): FLT3, kan hücrelerinin gelişimi ve çoğalmasında rol oynayan bir tirozin kinaz reseptördür. Solid tümörlerde FLT3 mutasyonları nadir görülse de, bu mutasyonlar tümör büyümesini hızlandırabilir. FLT3 inhibitörleri, FLT3 mutasyonuna sahip tümörlerde tedavi seçenekleri olarak araştırılmaktadır.

GNAS (Guanine Nucleotide Binding Protein Alpha Subunit): GNAS, hücresel sinyal yolağında önemli bir role sahiptir ve tümör hücrelerinde hücresel büyüme ve proliferasyon süreçlerini tetikler. GNAS mutasyonları, bazı solid tümörlerde gözlemlenir ve tümör hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasını destekler. GNAS mutasyonları hedefli tedavi seçeneklerinde dikkate alınan biyomarkerlar arasında değerlendirilmektedir.

GNAQ ve GNA11: GNAQ ve GNA11, hücresel sinyalizasyonu düzenleyen G proteinlerinin alfa alt birimleridir ve solid tümörlerde hücre proliferasyonunu artırarak tümör gelişimini desteklerler. Bu genlerdeki mutasyonlar özellikle melanom türlerinde yaygındır ve bu mutasyonlara sahip tümörlerde tedavi stratejileri araştırılmaktadır.

HRAS: HRAS, hücresel büyüme ve bölünmeyi kontrol eden RAS ailesinin bir onkogenidir. Solid tümörlerde HRAS mutasyonları nadir gözlemlense de, bu mutasyonlar hücrelerin kontrolsüz çoğalmasına neden olabilir. HRAS mutasyonları için doğrudan hedefli tedavi seçenekleri sınırlıdır, ancak RAS yolunu hedefleyen tedavi stratejileri incelenmektedir.

IDH1 ve IDH2 (Isocitrate Dehydrogenase 1 ve 2): IDH1 ve IDH2, hücresel enerji metabolizması ve epigenetik düzenlemede rol oynayan önemli enzimlerdir. Solid tümörlerde IDH1 ve IDH2 mutasyonları, hücresel farklılaşmayı bozarak tümör gelişimini destekler. Bu mutasyonlara sahip hastalar için IDH inhibitörleri geliştirilmiştir ve bu tedaviler, IDH mutasyonuna sahip hastalarda etkili olabilmektedir.

KIT: KIT, hücresel büyüme ve farklılaşmayı düzenleyen bir tirozin kinaz reseptördür. Solid tümörlerde KIT mutasyonları, özellikle gastrointestinal tümörlerde sıkça görülür ve tümör hücrelerinin proliferasyonunu artırır. KIT inhibitörleri, KIT mutasyonuna sahip solid tümörlerde etkili bir tedavi seçeneği sunar ve bu mutasyonun varlığı tedavi planlamasında önemlidir.

MAP2K1 ve MAP2K2: MAP2K1 ve MAP2K2, hücresel büyüme ve proliferasyonu düzenleyen MAPK sinyal yolunun kinazlarıdır. Solid tümörlerde bu genlerdeki mutasyonlar, hücresel büyümeyi kontrolsüz hale getirir ve kanser gelişimini teşvik eder. MAPK sinyal yolu hedefli tedaviler, MAP2K mutasyonlarına sahip hastalarda araştırılmakta ve potansiyel bir tedavi stratejisi olarak değerlendirilmektedir.

MET (MET Proto-Oncogene, Receptor Tyrosine Kinase): MET, hücresel büyüme, hayatta kalma ve metastazı destekleyen bir reseptördür. Solid tümörlerde MET mutasyonları veya amplifikasyonları, özellikle MET ekson 14 mutasyonları, hedefe yönelik tedaviye uygunluğu belirleyici faktörlerdendir. MET inhibitörleri, MET pozitif solid tümörlerde etkili bir tedavi seçeneği sunmaktadır.

NF1 (Neurofibromin 1): NF1, RAS sinyal yolunu baskılayan bir tümör baskılayıcı gendir. NF1 mutasyonları, solid tümörlerde hücresel proliferasyonu hızlandırarak tümör gelişimine katkıda bulunur. NF1 mutasyonlarının varlığı, RAS/MAPK yoluna yönelik tedavi stratejileri ile değerlendirilebilir ve bu mutasyon, agresif tümör fenotiplerinin tedavisinde önem taşır.

NOTCH1: NOTCH1, hücresel farklılaşma, büyüme ve apoptozis süreçlerinde önemli rol oynar. Solid tümörlerde NOTCH1 mutasyonları, tümörlerin agresif bir seyir izlemesine yol açabilir. NOTCH sinyal yolu inhibitörleri, NOTCH1 mutasyonuna sahip solid tümörlerde potansiyel tedavi seçenekleri arasında değerlendirilmektedir.

MDM2 (Mouse Double Minute 2 Homolog): MDM2, TP53 proteinini negatif düzenleyen bir onkogendir ve solid tümörlerde MDM2 amplifikasyonu veya aşırı ekspresyonu, TP53'ün baskılanmasına yol açarak kanser gelişimini destekler. MDM2 inhibitörleri, özellikle TP53 fonksiyon kaybı bulunan solid tümörlerde etkili bir tedavi seçeneği olarak incelenmektedir.

MPL (Myeloproliferative Leukemia Virus Oncogene): MPL, hücresel proliferasyon ve farklılaşmada rol oynayan bir reseptördür ve solid tümörlerde nadir görülmesine rağmen bazı durumlarda tümör gelişimini teşvik edebilir. MPL mutasyonları hedefli tedavi stratejilerinde incelenmektedir ve bu mutasyonun varlığı, tedavi planlaması için değerlidir.

CCND1 (Cyclin D1): CCND1, hücre döngüsünü düzenleyen ve hücresel büyümeyi destekleyen bir gendir. Solid tümörlerde CCND1 amplifikasyonları, agresif tümör fenotipleri ile ilişkilidir. CDK4/6 inhibitörleri, CCND1 amplifikasyonuna sahip solid tümörlerde değerlendirilen potansiyel tedavi seçenekleri arasındadır.

PDGFRA (Platelet Derived Growth Factor Receptor Alpha): PDGFRA, hücresel büyüme ve proliferasyonda görev alan bir tirozin kinaz reseptördür. Solid tümörlerde PDGFRA mutasyonları veya amplifikasyonları, tümör büyümesini hızlandırabilir. PDGFRA inhibitörleri, PDGFRA pozitif hastalar için etkili tedavi seçenekleri sunmaktadır. Bu biyomarker, hedefe yönelik tedaviye uygunluğu değerlendirmede önem taşır ve tümör gelişimini baskılayacak tedaviler için umut vadeder.

PIK3CA (Phosphatidylinositol-4,5-Bisphosphate 3-Kinase Catalytic Subunit Alpha): PIK3CA, PI3K/AKT/mTOR sinyal yolunun anahtar bileşenlerinden biridir ve hücrelerin büyüme ve hayatta kalma süreçlerini destekler. PIK3CA mutasyonları, solid tümörlerde sıkça görülür ve tümör hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasına yol açar. PIK3CA mutasyonuna sahip hastalarda PI3K/AKT/mTOR yolu hedefli tedaviler etkili bir seçenek olarak değerlendirilir.

PTEN (Phosphatase and Tensin Homolog): PTEN, hücresel büyüme ve proliferasyonu baskılayan bir tümör baskılayıcı gendir. Solid tümörlerde PTEN mutasyonları veya kaybı, PI3K/AKT/mTOR yolunun aşırı aktivasyonuna neden olur. Bu yolakta meydana gelen değişiklikler, tümörlerin agresif şekilde büyümesine neden olabilir ve PTEN kaybı olan hastalar için bu sinyal yolunu hedefleyen tedaviler umut vadeder.

MAP2K2 (Mitogen-Activated Protein Kinase Kinase 2): MAP2K2, MAPK sinyal yolunun bir parçası olarak hücresel büyüme ve farklılaşmada rol oynar. Solid tümörlerde MAP2K2 mutasyonları veya aşırı aktivasyonu, hücrelerin kontrolsüz şekilde bölünmesine yol açarak tümör gelişimini destekleyebilir. MAP2K yolaklarına yönelik hedefli tedaviler, MAP2K2 mutasyonlarına sahip hastalarda etkili olabilecek stratejiler arasında değerlendirilmektedir.

CDK4 (Cyclin-Dependent Kinase 4): CDK4, hücre döngüsünün düzenlenmesinde önemli bir role sahiptir. CDK4 amplifikasyonları veya aktivasyonundaki bozukluklar, hücrelerin kontrolsüz çoğalmasına neden olur ve solid tümörlerde agresif tümör fenotipine yol açar. CDK4/6 inhibitörleri, CDK4 amplifikasyonuna sahip hastalarda etkili bir tedavi seçeneği sunar.

CSF1R (Colony Stimulating Factor 1 Receptor): CSF1R, makrofajların büyüme ve farklılaşmasını düzenleyen bir reseptördür. Solid tümörlerde CSF1R mutasyonları nadir görülmekle birlikte, tümör mikroçevresinde immunomodülatör bir etkiye sahip olabilir. CSF1R’yi hedefleyen tedavi seçenekleri, tümör mikroçevresini düzenlemeyi hedefleyerek anti-tümör yanıtını artırabilir.

RB1 (Retinoblastoma 1): RB1, hücre döngüsünü düzenleyen bir tümör baskılayıcı gendir ve birçok solid tümörde RB1 mutasyonları gözlemlenmiştir. RB1 kaybı, hücresel büyümenin kontrolsüz hale gelmesine ve tümörlerin agresif bir seyir izlemesine neden olur. RB1 mutasyonları olan solid tümörlerde, tedavi planlamasında dikkate alınan önemli bir biyomarkerdir.

BRAF (B-Raf Proto-Oncogene, Serine/Threonine Kinase): BRAF, hücresel büyüme ve farklılaşmada önemli bir rol oynar ve BRAF mutasyonları, solid tümörlerde yaygın olarak görülür. Özellikle BRAF V600E mutasyonları, hedefe yönelik tedavilere duyarlıdır. BRAF inhibitörleri, bu mutasyona sahip solid tümörlerde etkili bir tedavi seçeneği sunmaktadır ve hastaların sağkalım oranlarını artırma potansiyeline sahiptir.

EGFR (Epidermal Growth Factor Receptor): EGFR, hücresel büyüme ve hayatta kalmayı düzenleyen bir reseptördür. Solid tümörlerde EGFR mutasyonları veya amplifikasyonları sıkça gözlemlenir ve bu biyomarker, EGFR tirozin kinaz inhibitörleri (TKI'ler) ile hedeflenebilir. EGFR mutasyonları tedaviye yönelik kişiselleştirilmiş yaklaşımlar geliştirilmesine olanak tanır ve bu mutasyonun varlığı, tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde önemlidir.

KRAS (Kirsten Rat Sarcoma Viral Oncogene Homolog): KRAS, hücresel büyüme ve çoğalmayı kontrol eden bir onkogendir ve solid tümörlerde sık mutasyona uğrar. KRAS mutasyonları, tümörlerin daha agresif bir fenotip göstermesine yol açar ve tedaviye yönelik doğrudan hedefli seçenekler yeni gelişmeye başlamıştır. KRAS mutasyonları, özellikle RAS/MAPK yolunu hedefleyen tedavi stratejileri açısından dikkate alınır.

NRAS: NRAS, RAS ailesinin bir diğer üyesidir ve hücresel büyüme ve hayatta kalmayı destekler. Solid tümörlerde NRAS mutasyonları nadir görülse de, bu mutasyonlar hücresel proliferasyonu hızlandırarak tümör gelişimini teşvik eder. NRAS mutasyonlarına yönelik spesifik tedavi seçenekleri sınırlıdır, ancak RAS yolunu hedefleyen tedavi stratejileri araştırılmaktadır.

TERT (Telomerase Reverse Transcriptase): TERT, telomerlerin korunmasını sağlayarak hücrelerin ölümsüzleşmesini destekler. Solid tümörlerde TERT mutasyonları, telomeraz aktivitesinin artmasına yol açarak tümör gelişimini destekler. TERT hedefli tedavi seçenekleri araştırılmaktadır ve bu biyomarker, telomeraz aktivitesinin yüksek olduğu agresif tümörlerde dikkate alınır.

RET: RET, hücresel büyüme ve farklılaşmada görev alan bir tirozin kinaz reseptördür. Solid tümörlerde RET füzyonları veya mutasyonları nadiren görülse de, bu değişiklikler tümörlerin hızlı büyümesine ve metastaz yapmasına katkıda bulunur. RET inhibitörleri, RET füzyon veya mutasyon pozitif hastalar için etkili bir tedavi seçeneği sunmaktadır.

ROS1: ROS1, hücre büyümesini düzenleyen bir tirozin kinazdır. Solid tümörlerde ROS1 füzyonları nadir gözlemlenmekle birlikte, bu biyomarker ROS1 inhibitörleri ile hedeflenebilir. ROS1 füzyonları pozitif olan hastalar, hedefe yönelik tedavi seçeneklerine daha iyi yanıt verir.

SETD2 (SET Domain Containing 2): SETD2, histon metilasyonu ile gen ekspresyonunu kontrol eden bir gendir. Solid tümörlerde SETD2 mutasyonları, genetik instabiliteye ve tümör büyümesine yol açabilir. Bu mutasyonun varlığı, DNA onarımına yönelik tedavi stratejilerinin geliştirilmesinde dikkate alınır.

SMAD4 (Mothers Against Decapentaplegic Homolog 4): SMAD4, hücresel büyüme ve apoptoz süreçlerini düzenleyen bir tümör baskılayıcı gendir. Solid tümörlerde SMAD4 mutasyonları, tümörlerin kontrolsüz büyümesine ve metastaz yapmasına neden olabilir. SMAD4 mutasyonları, agresif tümör fenotipi ile ilişkilendirilir ve hastalığın seyrini öngörmede önemli bir belirteçtir.

TP53 (Tumor Protein 53): TP53, DNA hasarını tespit eden ve hücre döngüsünü düzenleyen kritik bir tümör baskılayıcı gendir. Solid tümörlerde TP53 mutasyonları sıkça gözlemlenir ve bu mutasyonlar, hücrelerin hasarlı DNA ile çoğalmasına yol açarak tümör gelişimini destekler. TP53 mutasyonlarının varlığı, tedaviye yönelik seçenekleri belirlemede önemli bir biyomarkerdir.

HEMATOONKOLOJİ PANELİ

FLT3 (Fms Related Tyrosine Kinase 3): FLT3, kan hücrelerinin gelişimi ve çoğalmasını düzenleyen bir tirozin kinaz reseptördür. FLT3 mutasyonları özellikle akut myeloid lösemi (AML) gibi hematolojik kanserlerde sıkça gözlemlenir. FLT3 içindeki ITD (internal tandem duplication) mutasyonları, hastalığın agresif seyrine neden olur ve tedaviye yanıt oranlarını düşürebilir. FLT3 inhibitörleri, bu mutasyona sahip hastalar için etkili bir tedavi seçeneği olarak kullanılmaktadır ve mutasyonun varlığı tedavi kararlarını doğrudan etkiler.

NPM1 (Nucleophosmin 1): NPM1, hücre çekirdeği ve sitoplazması arasında protein taşınmasında rol oynayan bir proteindir. AML hastalarında NPM1 mutasyonları sıkça gözlemlenir ve bu mutasyon, daha iyi bir prognoz göstergesi olarak kabul edilir. NPM1 mutasyonuna sahip hastalar, standart kemoterapiye iyi yanıt verme eğilimindedir ve bu mutasyonun tespiti, tedavi planlamasında önemlidir.

CEBPA (CCAAT Enhancer Binding Protein Alpha): CEBPA, hücresel farklılaşmada rol oynayan bir transkripsiyon faktörüdür ve CEBPA mutasyonları AML hastalarında sık görülür. Bu mutasyonlar, özellikle çift alelik CEBPA mutasyonları, hastalarda daha iyi bir prognoz ile ilişkilidir. CEBPA mutasyonlarının tespiti, AML hastalarında tedavi planlamasında kritik bir rol oynar ve hastalığın seyrini öngörmede kullanılır.

RUNX1 (Runt-Related Transcription Factor 1): RUNX1, hematopoietik hücrelerin gelişiminde rol oynayan bir transkripsiyon faktörüdür. RUNX1 mutasyonları, akut myeloid lösemi ve bazı myelodisplastik sendromlarda sık görülür ve genellikle kötü prognozla ilişkilendirilir. RUNX1 mutasyonlarının varlığı, tedaviye direnç ve nüks riski ile ilişkilendirildiğinden, bu mutasyonun tespiti tedavi kararlarını etkileyebilir.

KIT (Proto-Oncogene, Receptor Tyrosine Kinase): KIT, hücresel büyüme ve farklılaşmayı düzenleyen bir tirozin kinaz reseptördür. AML’de KIT mutasyonları, özellikle CBF (Core Binding Factor) pozitif lösemilerde gözlemlenir ve hastalığın daha agresif seyretmesine yol açabilir. KIT mutasyonuna sahip hastalar için tirozin kinaz inhibitörleri ile tedavi seçenekleri değerlendirilmektedir.

IDH1 ve IDH2 (Isocitrate Dehydrogenase 1 ve 2): IDH1 ve IDH2, hücresel enerji metabolizması ve epigenetik düzenlemede rol oynayan enzimlerdir. AML hastalarında IDH1 ve IDH2 mutasyonları, hücre farklılaşmasının bozulmasına yol açarak kanser gelişimine katkıda bulunur. IDH1 ve IDH2 inhibitörleri, bu mutasyonlara sahip hastalar için etkili tedavi seçenekleri olarak kullanılmaktadır ve mutasyonun tespiti tedavi planlamasında önem taşır.

TP53 (Tumor Protein 53): TP53, DNA hasarını onaran ve hücre döngüsünü düzenleyen bir tümör baskılayıcı gendir. TP53 mutasyonları hematolojik kanserlerde sıkça gözlemlenir ve genellikle kötü prognozla ilişkilidir. TP53 mutasyonuna sahip hastalarda tedavi seçenekleri sınırlıdır; ancak mutasyonun tespiti, tedaviye yönelik kararların şekillendirilmesinde önemli bir biyomarker olarak kullanılır.

JAK2 (Janus Kinase 2): JAK2, hücre yüzeyindeki reseptörler aracılığıyla sinyal iletiminde rol oynar. JAK2 V617F mutasyonu, özellikle miyeloproliferatif neoplazilerde (MPN) sıklıkla gözlemlenir ve bu mutasyon, kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasına neden olur. JAK2 inhibitörleri, bu mutasyona sahip hastalarda etkili bir tedavi seçeneği sunmaktadır ve mutasyonun varlığı tedavi planlamasında önemli bir belirteçtir.

MPL (Myeloproliferative Leukemia Virus Oncogene): MPL, kan hücrelerinin büyüme ve farklılaşmasını düzenleyen bir reseptördür. MPL mutasyonları, trombositemi ve primer miyelofibroz gibi miyeloproliferatif neoplazilerde gözlemlenir. MPL mutasyonları hedefe yönelik tedaviler için araştırılmakta olup, bu mutasyonların tespiti tedavi kararlarını etkilemektedir.

CALR (Calreticulin): CALR mutasyonları, özellikle JAK2 negatif trombositemi ve primer miyelofibroz hastalarında gözlemlenir. CALR mutasyonları, kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasını teşvik eder ve miyeloproliferatif neoplazilerde prognozun belirlenmesinde önemlidir. CALR pozitif hastalarda tedavi planlaması, mutasyonun varlığına göre şekillendirilebilir.

CSF3R (Colony Stimulating Factor 3 Receptor): CSF3R, hücre proliferasyonu ve farklılaşmasında görev alan bir reseptördür. Kronik nötrofilik lösemi (CNL) gibi bazı hematolojik kanserlerde CSF3R mutasyonları gözlemlenir ve hastalığın agresif seyri ile ilişkilidir. CSF3R mutasyonları, tirozin kinaz inhibitörleri gibi hedefe yönelik tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesinde önemli bir biyomarker olarak kullanılır.

SETBP1 (SET Binding Protein 1): SETBP1, hücresel büyüme ve farklılaşmada rol oynar. Miyelodisplastik sendrom ve kronik miyelomonositik lösemi gibi hastalıklarda SETBP1 mutasyonları gözlemlenir ve bu mutasyonlar kötü prognoz ile ilişkilidir. SETBP1 mutasyonlarının tespiti, hastalık seyrini ve tedavi planlamasını doğrudan etkileyebilir.

SRSF2 (Serine and Arginine Rich Splicing Factor 2): SRSF2, RNA işlenmesinde rol oynayan bir proteindir. Miyelodisplastik sendrom ve akut myeloid lösemi gibi hematolojik kanserlerde SRSF2 mutasyonları gözlemlenir. SRSF2 mutasyonları kötü prognoz ile ilişkilidir ve tedaviye direnç ile bağlantılıdır; dolayısıyla bu mutasyonun tespiti, hastalığın seyrini öngörmede önem taşır.

TET2 (Tet Methylcytosine Dioxygenase 2): TET2, DNA metilasyonunu düzenleyen bir enzimdir ve hematolojik kanserlerde TET2 mutasyonları sıkça gözlemlenir. Bu mutasyonlar, hücrelerin genetik instabilitesini artırarak tümör gelişimini destekler. TET2 mutasyonlarına yönelik tedavi seçenekleri epigenetik tedavilerle ilişkilendirilmiştir ve bu biyomarker, hastalığın seyrini öngörmede kullanılır.

U2AF1 (U2 Small Nuclear RNA Auxiliary Factor 1): U2AF1, RNA işlenmesinde rol oynayan bir proteindir ve miyelodisplastik sendrom ile akut myeloid lösemi gibi hematolojik kanserlerde U2AF1 mutasyonları gözlemlenir. Bu mutasyonlar kötü prognozla ilişkilendirilir ve tedaviye dirençle bağlantılıdır. U2AF1 mutasyonlarının varlığı, hastalığın seyrini ve tedaviye yanıtı öngörmede dikkate alınan bir faktördür.

ASXL1 (Additional Sex Combs-Like 1): ASXL1, kromatin düzenleyici bir gen olarak epigenetik düzenlemelerde rol oynar. Hematolojik kanserlerde ASXL1 mutasyonları sıkça gözlemlenir ve bu mutasyonlar hastalığın agresif seyri ile ilişkilidir. ASXL1 mutasyonlarının varlığı, kötü prognoz göstergesi olarak kabul edilir ve tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde önemli bir biyomarkerdir.

EZH2 (Enhancer of Zeste Homolog 2): EZH2, hücre farklılaşması ve gen ekspresyonunu düzenleyen bir epigenetik faktördür. EZH2 mutasyonları, özellikle lenfomalar ve miyeloid neoplazilerde görülür. EZH2 mutasyonları, tümör hücrelerinin farklılaşmasını ve büyümesini etkileyerek hastalığın seyrini kötüleştirebilir. EZH2’yi hedefleyen epigenetik tedavi seçenekleri, bu mutasyonları taşıyan hastalarda araştırılmaktadır.

CBL (Casitas B-Lineage Lymphoma Proto-Oncogene): CBL, hücresel sinyalizasyonu düzenleyen bir tümör baskılayıcı gendir ve hematolojik kanserlerde mutasyona uğrayabilir. CBL mutasyonları, hücrelerin kontrolsüz büyümesine neden olarak tümör gelişimine katkıda bulunur. Bu mutasyonların tespiti, özellikle miyeloproliferatif neoplazilerde ve lösemilerde tedavi planlamasında önem taşır.

GATA2 (GATA Binding Protein 2): GATA2, hematopoietik hücrelerin gelişiminde ve farklılaşmasında rol oynayan bir transkripsiyon faktörüdür. GATA2 mutasyonları, hematolojik kanserlerde sıkça gözlemlenir ve bu mutasyonlar, genetik instabiliteye yol açarak hastalığın daha agresif seyretmesine neden olabilir. GATA2 mutasyonlarının tespiti, hastalığın seyrini ve tedavi planlamasını öngörmede önemlidir.

STAG2 (Stromal Antigen 2): STAG2, hücre bölünmesi sırasında kromozomların düzgün bir şekilde ayrılmasında rol oynar. STAG2 mutasyonları, özellikle miyelodisplastik sendrom ve akut lösemilerde gözlemlenir ve kötü prognozla ilişkilidir. Bu mutasyon, hastalığın agresifliğini öngörmede önemli bir belirteç olarak kullanılır.

ZRSR2 (Zinc Finger RNA Binding Motif and Serine/Arginine Rich 2): ZRSR2, RNA işlenmesinde rol oynayan bir proteindir ve miyelodisplastik sendrom gibi hastalıklarda mutasyona uğrar. ZRSR2 mutasyonları, genellikle kötü prognozla ilişkilidir ve hastalığın seyrini tahmin etmekte kullanılır. Bu mutasyon, tedaviye yanıt üzerinde de etkili olabilir.

PTPN11 (Protein Tyrosine Phosphatase, Non-Receptor Type 11): PTPN11, hücresel sinyal yolağını düzenleyen bir fosfatazdır. Hematolojik kanserlerde, özellikle juvenil miyelomonositik lösemi (JMML) gibi hastalıklarda PTPN11 mutasyonları gözlemlenir. Bu mutasyonlar, hücresel proliferasyonu ve farklılaşmayı kontrolsüz bir şekilde artırarak hastalığın agresifliğini artırır. PTPN11 mutasyonları, hedefe yönelik tedavi stratejileri açısından araştırılmaktadır.

WT1 (Wilms Tumor 1): WT1, hücre farklılaşmasında ve gelişiminde rol oynayan bir tümör baskılayıcı gendir. AML ve bazı diğer hematolojik kanserlerde WT1 mutasyonları gözlemlenir ve kötü prognozla ilişkilendirilir. WT1 mutasyonlarının varlığı, hastalığın seyrini ve tedaviye yanıtı öngörmede önemli bir faktördür.

EZH1 (Enhancer of Zeste Homolog 1): EZH1, hücre farklılaşması ve gen ekspresyonunu kontrol eden bir diğer epigenetik faktördür. EZH1 mutasyonları, hematolojik malignitelerde görülür ve hastalığın daha agresif seyrine yol açabilir. EZH1 mutasyonları epigenetik tedavi seçenekleriyle araştırılmaktadır ve bu mutasyonun varlığı, tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde değerlidir.

MYC: MYC, hücresel büyüme ve proliferasyonu destekleyen bir transkripsiyon faktörüdür ve birçok hematolojik kanserde MYC amplifikasyonları gözlemlenir. MYC'in aşırı ekspresyonu, tümörlerin agresif bir fenotip kazanmasına yol açar ve hastalığın prognozunu etkiler. MYC hedefli tedaviler, bu biyomarker pozitif hastalarda potansiyel tedavi seçenekleri olarak incelenmektedir.

STAT6 (Signal Transducer and Activator of Transcription 6): STAT6, hücresel büyüme ve farklılaşmayı düzenleyen bir sinyal iletim proteinidir. STAT6 mutasyonları lenfomalar ve bazı lösemilerde gözlemlenir. Bu mutasyonlar, tümör hücrelerinin büyümesini ve hayatta kalmasını destekleyerek hastalığın seyrini kötüleştirir. STAT6’nın hedeflenmesi, hematolojik kanserlerde tedavi potansiyeli taşımaktadır.

XPO1 (Exportin 1): XPO1, hücre çekirdeğinden sitoplazmaya protein taşıyan bir gendir. Hematolojik malignitelerde XPO1 mutasyonları gözlemlenir ve hücresel protein dengesini bozarak kanser gelişimine katkıda bulunur. XPO1 mutasyonları, hedefli tedavi seçenekleri ile değerlendirilen bir biyomarkerdir ve tedavi planlamasında önem taşır.

FOXP1 (Forkhead Box Protein P1): FOXP1, B hücre gelişimi ve farklılaşmasında rol oynayan bir transkripsiyon faktörüdür. FOXP1’in aşırı ekspresyonu veya mutasyonları, özellikle diffüz büyük B hücreli lenfoma (DLBCL) ve bazı diğer hematolojik malignitelerde gözlemlenir. FOXP1, tümör agresifliğini artıran bir biyomarker olarak kabul edilir ve tedaviye yanıtı öngörmede kullanılabilir. FOXP1’e yönelik hedefli tedaviler henüz sınırlı olmakla birlikte, bu biyomarker immün yanıtın düzenlenmesinde dikkate alınmaktadır.

ATM (Ataxia Telangiectasia Mutated): ATM, DNA hasarına karşı hücreyi koruyan ve onarım süreçlerini başlatan bir tümör baskılayıcı gendir. Hematolojik kanserlerde ATM mutasyonları, DNA onarımını bozar ve genetik instabiliteye yol açar. ATM mutasyonları, lösemi ve lenfomalar gibi birçok hematolojik kanserde kötü prognoz göstergesi olarak kabul edilir. DNA onarımını hedefleyen tedaviler, ATM mutasyonuna sahip hastalarda potansiyel tedavi seçenekleri sunar.

JAK3 (Janus Kinase 3): JAK3, hücre yüzeyindeki reseptörler aracılığıyla sinyal iletiminde görev alır ve özellikle T hücrelerinin gelişimi için önemlidir. JAK3 mutasyonları, lösemi ve lenfomalar gibi hematolojik kanserlerde gözlemlenir. JAK3 mutasyonları, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesine yol açarak tümör gelişimini destekler. JAK inhibitörleri, JAK3 mutasyonuna sahip hastalar için umut vadeden bir tedavi seçeneği olarak değerlendirilmektedir.

SMARCA4 (SWI/SNF Related, Matrix Associated, Actin Dependent Regulator of Chromatin, Subfamily A, Member 4): SMARCA4, kromatin yeniden düzenlemesinde görev alarak gen ekspresyonunu kontrol eder. Hematolojik kanserlerde SMARCA4 mutasyonları veya fonksiyon kaybı, tümörlerin agresifleşmesine neden olabilir. SMARCA4 mutasyonları, özellikle immünoterapiye direnç gelişme olasılığını artırabilir ve tedaviye yanıtı öngörmede önemlidir.

EZH1 (Tekrar): EZH1, hücre farklılaşması ve gen ekspresyonunu düzenleyen bir epigenetik faktördür. EZH1 mutasyonları, hematolojik malignitelerde gözlemlenir ve hastalığın daha agresif bir seyir izlemesine yol açabilir. Bu mutasyonun varlığı, tedavi planlaması sırasında dikkate alınır ve epigenetik tedavi seçenekleri ile potansiyel bir hedef olarak değerlendirilir.

MYC: MYC, hücresel büyüme ve proliferasyon süreçlerini destekleyen bir onkogendir. MYC amplifikasyonları, özellikle lenfomalar ve lösemilerde gözlemlenir ve tümörlerin agresif bir şekilde büyümesine yol açar. MYC, hastalığın prognozunu olumsuz etkileyen bir biyomarker olarak kabul edilir. MYC hedefli tedaviler, MYC ekspresyonu yüksek olan hastalarda potansiyel tedavi seçenekleri olarak incelenmektedir.

STAT5B (Signal Transducer and Activator of Transcription 5B): STAT5B, hücre büyümesi ve farklılaşmasını düzenleyen bir sinyal iletim proteinidir. Lenfoma ve lösemi gibi hematolojik kanserlerde STAT5B mutasyonları gözlemlenmiştir. Bu mutasyonlar, hücre proliferasyonunu teşvik ederek tümör gelişimini hızlandırır. STAT5B hedefli tedavi seçenekleri üzerinde araştırmalar devam etmektedir ve bu biyomarker, tedaviye yanıtı tahmin etmek için değerlendirilmektedir.

FOXO1 (Forkhead Box O1): FOXO1, hücre döngüsü ve apoptozis gibi önemli süreçlerde rol oynayan bir transkripsiyon faktörüdür. FOXO1 mutasyonları, lenfoma ve lösemi gibi bazı hematolojik kanserlerde gözlemlenir ve hücrelerin apoptozdan kaçınmasını sağlayarak tümör gelişimine katkıda bulunur. FOXO1 hedefli tedavi seçenekleri henüz sınırlıdır, ancak bu biyomarker, kanser biyolojisi ve tedaviye yanıt öngörme açısından önem taşır.

CREBBP (CREB Binding Protein): CREBBP, DNA’ya bağlı proteinlerin düzenlenmesinde rol oynar ve gen ekspresyonunu kontrol eder. Hematolojik kanserlerde CREBBP mutasyonları, özellikle lenfomalar ve lösemilerde gözlemlenir. Bu mutasyon, tümör agresifliğini artırarak hastalığın prognozunu kötüleştirebilir. CREBBP mutasyonları, epigenetik tedavi stratejilerinde dikkate alınır ve tümör biyolojisinde önemli bir yere sahiptir.

CARD11 (Caspase Recruitment Domain Family Member 11): CARD11, B ve T hücre sinyal iletiminde önemli rol oynayan bir proteindir. Lenfomalarda, özellikle DLBCL’de CARD11 mutasyonları gözlemlenir ve bu mutasyonlar, hücre proliferasyonunu artırarak tümör gelişimini destekler. CARD11 mutasyonlarının varlığı, tedaviye yanıtı öngörmede önemli bir biyomarker olarak kabul edilir ve hedefe yönelik tedavi seçenekleri üzerinde araştırmalar devam etmektedir.

BRAF (B-Raf Proto-Oncogene, Serine/Threonine Kinase): BRAF, hücresel büyüme ve farklılaşmada önemli rol oynayan bir kinazdır. BRAF mutasyonları, lenfoma ve lösemi gibi çeşitli hematolojik kanserlerde gözlemlenir ve özellikle BRAF V600E mutasyonları hedefe yönelik tedavilere duyarlıdır. BRAF inhibitörleri, BRAF mutasyonuna sahip hastalarda etkili bir tedavi seçeneği sunmaktadır.

KRAS (Kirsten Rat Sarcoma Viral Oncogene Homolog): KRAS, hücresel büyüme ve çoğalmayı düzenleyen bir onkogendir ve hematolojik kanserlerde mutasyona uğrayabilir. KRAS mutasyonları, tümör hücrelerinin kontrolsüz şekilde çoğalmasına neden olarak hastalığın seyrini kötüleştirir. KRAS hedefli tedavi seçenekleri sınırlı olsa da, bu biyomarker, tedaviye yanıtı öngörmede önemli bir faktördür.

NRAS: NRAS, RAS ailesine ait bir onkogendir ve hücresel proliferasyon ile hayatta kalma süreçlerini destekler. NRAS mutasyonları, lösemi ve lenfoma gibi hematolojik kanserlerde gözlemlenir ve hastalığın agresif seyretmesine yol açar. NRAS mutasyonlarına yönelik tedaviler sınırlı olsa da, RAS yolunu hedefleyen tedavi stratejileri üzerinde araştırmalar devam etmektedir.

KLF2 (Kruppel-Like Factor 2): KLF2, hücre farklılaşması ve büyümesini düzenleyen bir transkripsiyon faktörüdür. KLF2 mutasyonları özellikle lenfomalarda gözlemlenir ve tümörlerin daha agresif bir fenotip kazanmasına yol açar. KLF2 mutasyonları hedefli tedavi seçenekleri açısından araştırılmakta olup, hastalığın prognozunu öngörmede değerlidir.

PTPRD (Protein Tyrosine Phosphatase Receptor Type D): PTPRD, hücresel sinyal yolaklarını düzenleyen bir tümör baskılayıcı gendir. PTPRD mutasyonları veya fonksiyon kaybı, bazı hematolojik kanserlerde hücre büyümesinin kontrolsüz şekilde artmasına yol açabilir. Bu mutasyon, hastalığın agresifliğini artırarak tedaviye direnç riskini yükseltir. PTPRD, hastalığın seyrini öngörmede önemli bir biyomarkerdir.

BTK (Bruton Tyrosine Kinase): BTK, B hücre sinyal iletiminde kritik bir role sahip olan bir kinazdır. Kronik lenfositik lösemi (KLL) ve bazı B hücre lenfomalarında BTK mutasyonları gözlemlenmiştir. BTK inhibitörleri, BTK pozitif hastalarda etkili bir tedavi seçeneği sunmaktadır. Bu biyomarker, tedaviye yanıtın öngörülmesinde önemli bir faktördür ve özellikle BTK mutasyonuna sahip hastalarda sağkalımı iyileştirme potansiyeline sahiptir.

PLCG2 (Phospholipase C Gamma 2): PLCG2, hücre içi kalsiyum sinyalleşmesini düzenleyerek B hücre aktivasyonunda görev alır. KLL ve diğer bazı hematolojik malignitelerde PLCG2 mutasyonları gözlemlenir. Bu mutasyonlar, BTK inhibitörlerine direnç gelişimi ile ilişkilendirilebilir ve tedaviye yanıtı öngörmede önem taşır. PLCG2 mutasyonlarının tespiti, BTK inhibitörlerine yanıtı değerlendirmede kritik bir rol oynar.

NOTCH1 ve NOTCH2: NOTCH1 ve NOTCH2, hücresel farklılaşma ve büyümede rol oynayan transmembran reseptörlerdir. KLL ve lenfomalar gibi hematolojik kanserlerde NOTCH1 ve NOTCH2 mutasyonları gözlemlenmiştir. Bu mutasyonlar, tümör hücrelerinin proliferasyonunu teşvik eder ve hastalığın daha agresif seyretmesine yol açar. NOTCH sinyal yolunu hedefleyen tedaviler, bu mutasyonları taşıyan hastalarda umut vadeden seçenekler olarak değerlendirilmektedir.

CDKN2A (Cyclin Dependent Kinase Inhibitor 2A): CDKN2A, hücre döngüsünü düzenleyen bir tümör baskılayıcı gendir ve hematolojik kanserlerde mutasyona uğrayabilir. CDKN2A mutasyonları veya kaybı, hücrelerin kontrolsüz bir şekilde çoğalmasına neden olur ve agresif tümör fenotipi ile ilişkilidir. Bu mutasyon, hastalığın prognozunu öngörmede önemli bir biyomarkerdir ve tedavi seçenekleri üzerinde etkili olabilir.

BIRC3 (Baculoviral IAP Repeat Containing 3): BIRC3, hücresel apoptozu baskılayan bir proteindir ve KLL gibi bazı hematolojik kanserlerde BIRC3 mutasyonları gözlemlenir. Bu mutasyon, hastalığın daha agresif seyretmesine ve tedaviye direnç gelişimine neden olabilir. BIRC3 mutasyonlarının tespiti, prognozu tahmin etmekte ve tedaviye yanıtı öngörmede önemlidir.

TRAF2 (TNF Receptor Associated Factor 2): TRAF2, hücresel sinyal yolaklarında ve apoptoz düzenlenmesinde görev alır. Lenfoma ve lösemi gibi hematolojik kanserlerde TRAF2 mutasyonları gözlemlenebilir. Bu mutasyonlar, tümör hücrelerinin hayatta kalmasını artırır ve hastalığın agresifliğini artırabilir. TRAF2 hedefli tedavi stratejileri üzerinde araştırmalar devam etmekte olup, hastalığın seyrini öngörmede önem taşır.

SF3B1 (Splicing Factor 3b Subunit 1): SF3B1, RNA işlenmesinde görev alan bir proteindir ve miyelodisplastik sendrom ile bazı lösemilerde mutasyona uğrar. SF3B1 mutasyonları, genellikle daha iyi bir prognoz ile ilişkilendirilir ve bu mutasyonun varlığı, hastalığın seyrini öngörmede kullanılır. SF3B1 mutasyonlarının tespiti, tedaviye uygunluğu değerlendirmede önemli bir biyomarker olarak kabul edilir.

MYD88 (Myeloid Differentiation Primary Response Gene 88): MYD88, bağışıklık yanıtında önemli bir role sahip bir sinyal iletim proteinidir. Waldenström makroglobulinemisi ve bazı lenfoma türlerinde MYD88 mutasyonları gözlemlenir. Özellikle MYD88 L265P mutasyonu, hastalığın agresif seyretmesine ve tedaviye direnç gelişmesine neden olabilir. MYD88 mutasyonlarının tespiti, tedaviye yönelik stratejilerin belirlenmesinde kritik bir öneme sahiptir.

CD79A ve CD79B: CD79A ve CD79B, B hücre reseptör sinyal iletiminde görev alır ve diffüz büyük B hücreli lenfoma (DLBCL) gibi bazı lenfomalarda bu genlerin mutasyonları gözlemlenir. CD79A ve CD79B mutasyonları, B hücrelerinin proliferasyonunu artırarak tümör gelişimini destekler. Bu biyomarkerlar, tedaviye yanıtı öngörmede ve potansiyel hedefli tedavi stratejilerinin geliştirilmesinde önemlidir.

ID3 (Inhibitor of DNA Binding 3): ID3, B hücre gelişiminde rol oynar ve Burkitt lenfoma gibi bazı hematolojik kanserlerde mutasyona uğrayabilir. ID3 mutasyonları, tümör hücrelerinin kontrolsüz büyümesine neden olarak hastalığın daha agresif bir fenotip sergilemesine yol açar. Bu biyomarker, hastalığın prognozunu ve tedaviye yanıtı öngörmede dikkate alınmaktadır.

TCF3 (Transcription Factor 3): TCF3, B hücre gelişiminde ve farklılaşmasında kritik bir transkripsiyon faktörüdür. TCF3 mutasyonları Burkitt lenfoma gibi lenfomalarda gözlemlenir ve hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasına yol açar. Bu mutasyonun varlığı, hastalığın agresifliğini ve tedaviye yanıtı öngörmede önemli bir rol oynar.

JAK1: JAK1, hücresel sinyal iletiminde önemli bir role sahiptir ve hematolojik kanserlerde, özellikle lösemilerde JAK1 mutasyonları gözlemlenir. JAK1 mutasyonları, hücresel proliferasyonu artırarak tümör gelişimini teşvik eder. JAK inhibitörleri, JAK1 mutasyonuna sahip hastalarda etkili tedavi seçenekleri olarak araştırılmakta ve bu biyomarker, hastalığın seyrini öngörmede kullanılmaktadır.

STAT3 (Signal Transducer and Activator of Transcription 3): STAT3, hücresel büyüme ve farklılaşmayı düzenleyen bir sinyal iletim proteinidir. STAT3 mutasyonları, lenfoma ve lösemi gibi bazı hematolojik kanserlerde gözlemlenir. Bu mutasyon, hücresel proliferasyonu artırarak hastalığın agresif seyretmesine yol açar. STAT3 hedefli tedavi seçenekleri üzerinde araştırmalar devam etmektedir ve bu biyomarker, tedaviye yanıtı öngörmede önemli bir rol oynamaktadır.

DNMT3A (DNA Methyltransferase 3 Alpha): DNMT3A, DNA metilasyonu yoluyla gen ekspresyonunu düzenler ve hematolojik kanserlerde sıkça mutasyona uğrar. DNMT3A mutasyonları, özellikle AML gibi hastalıklarda hücrelerin genetik instabilitesini artırarak hastalığın daha agresif seyretmesine neden olur. DNMT3A mutasyonları, epigenetik tedavi stratejilerinde dikkate alınan önemli bir biyomarkerdir.

RHOA: RHOA, hücre iskeleti organizasyonu ve hücre hareketinde rol oynayan bir proteindir. Lenfoma ve lösemi gibi bazı hematolojik kanserlerde RHOA mutasyonları gözlemlenir. Bu mutasyonlar, tümör hücrelerinin hayatta kalmasını artırarak hastalığın agresifliğini artırabilir. RHOA mutasyonlarının varlığı, hastalığın seyrini ve tedaviye yanıtı öngörmede önemli bir biyomarker olarak değerlendirilir.

SETD2 (SET Domain Containing 2): SETD2, histon metilasyonunda rol oynayan bir enzimdir ve genetik stabilitenin korunmasında önemli bir işlev üstlenir. Hematolojik kanserlerde SETD2 mutasyonları, DNA hasar yanıtını bozarak tümör hücrelerinin daha hızlı büyümesine yol açar. SETD2 mutasyonları, özellikle akut lösemi ve lenfomalarda gözlemlenmiştir. Bu mutasyonun varlığı, hastalığın agresifliğini artırabilir ve epigenetik tedavi seçeneklerinde dikkate alınır.

ETV6 (ETS Variant Transcription Factor 6): ETV6, hematopoietik hücrelerin gelişiminde önemli bir rol oynayan bir transkripsiyon faktörüdür. ETV6 mutasyonları veya gen füzyonları, akut lenfoblastik lösemi (ALL) ve diğer hematolojik kanserlerde gözlemlenir. Bu mutasyonlar, hücresel proliferasyonu teşvik ederek hastalığın daha agresif bir fenotip kazanmasına neden olabilir. ETV6 mutasyonlarının tespiti, tedaviye yanıtı ve prognozu öngörmede önem taşır.

DNMT3B (DNA Methyltransferase 3 Beta): DNMT3B, DNA metilasyonunu düzenleyen bir enzimdir ve epigenetik düzenlemeler üzerinde önemli bir rol oynar. DNMT3B mutasyonları veya aşırı ekspresyonu, hematolojik kanserlerde hücrelerin genetik instabilitesini artırarak tümör gelişimine katkıda bulunur. Bu mutasyonların tespiti, epigenetik tedavi stratejilerinin değerlendirilmesinde önemlidir.

IKZF1 (IKAROS Family Zinc Finger 1): IKZF1, hematopoietik hücrelerin gelişiminde ve farklılaşmasında görev alan bir transkripsiyon faktörüdür. IKZF1 mutasyonları veya delesyonları, özellikle ALL hastalarında gözlemlenir ve genellikle kötü prognozla ilişkilendirilir. IKZF1 mutasyonlarının tespiti, tedaviye yanıtı ve hastalığın seyrini öngörmede kritik bir faktördür.

BCOR (BCL6 Corepressor): BCOR, B hücre farklılaşmasında rol oynayan bir gen olup, epigenetik düzenlemeleri etkiler. Hematolojik kanserlerde, özellikle myeloid malignitelerde BCOR mutasyonları gözlemlenir. Bu mutasyonlar, hastalığın daha agresif seyretmesine neden olur ve BCOR mutasyonları epigenetik tedavi stratejilerinde dikkate alınan bir biyomarkerdir.

BCORL1 (BCL6 Corepressor Like 1): BCORL1, BCOR gibi epigenetik düzenlemelerde görev alır ve hematolojik kanserlerde, özellikle myeloid malignitelerde mutasyona uğrayabilir. BCORL1 mutasyonları, tümör hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasına katkıda bulunur ve hastalığın agresif seyrini öngörmede önem taşır. Epigenetik tedavi stratejileri, bu mutasyonların tespit edilmesiyle daha hedeflenmiş hale getirilebilir.

KMT2A (Lysine Methyltransferase 2A): KMT2A, hücresel büyüme ve farklılaşmada rol oynayan bir histon metil transferaz enzimidir. KMT2A mutasyonları veya gen füzyonları, AML ve bazı lösemi türlerinde sıkça gözlemlenir ve hastalığın daha agresif seyretmesine neden olabilir. KMT2A mutasyonlarının varlığı, hastalığın seyrini ve tedaviye yanıtı öngörmede önemli bir faktördür.

SF3A1 (Splicing Factor 3a Subunit 1): SF3A1, RNA işlenmesinde görev alan bir proteindir ve özellikle myeloid malignitelerde mutasyona uğrayabilir. SF3A1 mutasyonları, hücrelerin normal işlevlerini bozarak hastalığın daha agresif seyretmesine yol açar. SF3A1 mutasyonları, tedaviye yanıtı öngörmede önem taşır ve hastalığın seyrini tahmin etmede kullanılır.

PRPF8 (Pre-MRNA Processing Factor 8): PRPF8, RNA işlenmesinde görev alır ve hematolojik kanserlerde PRPF8 mutasyonları gözlemlenebilir. Bu mutasyonlar, hücrelerde genetik instabiliteyi artırarak tümör gelişimine katkıda bulunur. PRPF8, özellikle RNA işleme sürecini hedefleyen tedavi stratejilerinde dikkate alınabilir ve hastalığın biyolojisini anlamada önemli bir faktördür.

TAL1 (T-Cell Acute Lymphocytic Leukemia 1): TAL1, T hücre gelişiminde önemli rol oynayan bir transkripsiyon faktörüdür ve akut lenfoblastik lösemi gibi bazı hematolojik kanserlerde mutasyona uğrayabilir. TAL1 mutasyonları, hastalığın daha agresif bir fenotip kazanmasına neden olur ve prognozu etkiler. Bu mutasyonun varlığı, tedavi planlamasında dikkate alınabilir.

TAL2 (T-Cell Acute Lymphocytic Leukemia 2): TAL2, TAL1 ile benzer şekilde T hücre gelişiminde rol oynar ve hematolojik kanserlerde, özellikle T hücreli lenfomalarda gözlemlenebilir. TAL2 mutasyonları, hastalığın daha hızlı ilerlemesine yol açar ve tedaviye yanıtı öngörmede önemlidir.

BCL2 (B-Cell Lymphoma 2): BCL2, hücrelerin apoptozdan kaçmasına yardımcı olan bir proteindir ve lenfoma, lösemi gibi hematolojik kanserlerde BCL2 aşırı ekspresyonu gözlemlenir. BCL2 inhibitörleri, BCL2 pozitif hastalarda hedefe yönelik tedavi seçeneği sunmaktadır. Bu biyomarker, hastalığın agresifliğini artırdığı için prognozu olumsuz etkileyebilir.

BCL6 (B-Cell Lymphoma 6): BCL6, B hücre gelişiminde rol oynayan bir transkripsiyon faktörüdür ve lenfomalar, özellikle diffüz büyük B hücreli lenfoma (DLBCL) gibi bazı lenfomalarda aşırı ekspresyon gösterir. BCL6, tümör hücrelerinin büyümesini ve hayatta kalmasını teşvik eder. BCL6 inhibitörleri, bu mutasyona sahip hastalarda potansiyel tedavi seçeneği olarak incelenmektedir.

FOXO3 (Forkhead Box O3): FOXO3, hücre döngüsünün düzenlenmesinde ve apoptozis süreçlerinde rol oynayan bir transkripsiyon faktörüdür. FOXO3 mutasyonları hematolojik kanserlerde nadiren görülür, ancak tümör hücrelerinin apoptozdan kaçmasına neden olabilir. Bu biyomarker, tedaviye yanıtı öngörmede ve kanser biyolojisini anlamada önemlidir.

MCL1 (Myeloid Cell Leukemia 1): MCL1, hücrelerin apoptozdan kaçmasını sağlayan bir proteindir. Lenfoma, lösemi ve diğer hematolojik kanserlerde MCL1 amplifikasyonu veya aşırı ekspresyonu, tümör hücrelerinin hayatta kalmasını sağlar. MCL1 inhibitörleri, bu biyomarker pozitif hastalarda potansiyel tedavi seçeneği sunmaktadır ve tedaviye yanıtı öngörmede kullanılır.

TET3 (Tet Methylcytosine Dioxygenase 3): TET3, DNA metilasyonunu düzenleyen bir enzimdir. TET3 mutasyonları hematolojik kanserlerde genetik instabiliteye yol açarak tümör gelişimini teşvik eder. Bu mutasyon, epigenetik düzenlemeye yönelik tedavi stratejilerinde dikkate alınır ve tedaviye yanıtı öngörmede önemlidir.

IL7R (Interleukin 7 Receptor): IL7R, T hücre gelişiminde rol oynayan bir reseptördür ve hematolojik kanserlerde, özellikle T hücreli akut lenfoblastik lösemide (T-ALL) mutasyona uğrayabilir. Bu mutasyon, hücresel proliferasyonu teşvik ederek hastalığın agresif seyrine katkıda bulunur. IL7R hedefli tedaviler, bu mutasyon taşıyan hastalarda umut vadeden stratejiler olarak araştırılmaktadır.

NFKB1 ve NFKB2 (Nuclear Factor Kappa B Subunit 1 ve 2): NFKB1 ve NFKB2, bağışıklık yanıtı, hücresel büyüme ve hayatta kalma süreçlerinde önemli rol oynar. Lenfoma ve diğer bazı hematolojik kanserlerde bu genlerde mutasyonlar gözlemlenir. NFKB sinyal yolunu hedefleyen tedavi stratejileri, tümör hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasını azaltmayı hedefler ve bu biyomarkerlar tedavi planlamasında dikkate alınır.

GENEL FÜZYON PANELİ

TACC3 (Transforming Acidic Coiled-Coil Containing Protein 3): TACC3, hücresel mitoz sürecinde görev alan bir proteindir. TACC3 füzyonları, özellikle glioblastom gibi bazı solid tümörlerde gözlemlenmiştir ve hücresel proliferasyonu destekleyerek tümör büyümesine yol açar. TACC3 füzyonları, tümör biyolojisini anlamada ve tedavi planlamasında önemli bir yer tutar.

MET (Mesenchymal-Epithelial Transition Factor): MET, hücresel büyüme ve farklılaşmayı düzenleyen bir tirozin kinaz reseptördür. MET füzyonları akciğer kanserinde ve diğer bazı solid tümörlerde gözlemlenir. Bu füzyonlar, tümör büyümesini destekler ve MET inhibitörleri, bu füzyon pozitif hastalarda etkili bir tedavi seçeneği sunmaktadır.

TFG (TRK-Fused Gene): TFG, hücre proliferasyonunu ve sinyal iletimini düzenleyen bir gendir. TFG füzyonları, lenfoma gibi bazı hematolojik kanserlerde ve çeşitli solid tümörlerde gözlemlenir. TFG, tümör hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasına katkıda bulunur ve bu biyomarker, hastalığın agresifliğini öngörmede önemli olabilir.

PTPRZ1 (Protein Tyrosine Phosphatase, Receptor Type Z1): PTPRZ1, sinir sistemi gelişiminde rol oynayan bir tirozin fosfatazdır. PTPRZ1-MET füzyonları, glioblastom gibi sinir sistemi tümörlerinde gözlemlenir ve hastalığın agresif seyrine katkıda bulunur. Bu füzyonun varlığı, MET hedefli tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesinde önemlidir.

KIF5B (Kinesin Family Member 5B): KIF5B, hücresel taşıma ve mitoz sürecinde görev alır. KIF5B-RET füzyonları, akciğer kanseri başta olmak üzere çeşitli solid tümörlerde gözlemlenir ve hücre proliferasyonunu destekleyerek tümör büyümesine yol açar. KIF5B-RET füzyonu, RET inhibitörleriyle tedavi seçenekleri için umut vadeden bir biyomarker olarak kabul edilir.

DRB1 (D-Ribose Binding Protein 1): DRB1, hücresel enerji metabolizması ve bağışıklık yanıtında rol oynar. DRB1 füzyonları bazı tümörlerde gözlemlenir ve tümör hücrelerinin metabolik süreçlerini destekler. DRB1 hedefli tedavi seçenekleri henüz geliştirilmemiş olsa da bu füzyon, kanser biyolojisini anlamada önem taşır.

CLIP2 (CAP-Gly Domain Containing Linker Protein 2): CLIP2, hücresel sinyal iletiminde ve mikro tübül düzenlenmesinde görev alır. CLIP2 füzyonları tiroid kanseri gibi bazı solid tümörlerde gözlemlenir ve hücresel büyümeyi destekleyerek tümör gelişimini teşvik eder. Bu füzyon, hastalığın biyolojik özelliklerini anlamada değerlidir.

CD74 (Cluster of Differentiation 74): CD74, bağışıklık hücrelerinde yüzey proteini olarak görev yapar. CD74-ROS1 ve CD74-NTRK füzyonları, akciğer kanseri ve diğer bazı solid tümörlerde gözlemlenir. Bu füzyonlar, ROS1 ve NTRK hedefli tedavilerin etkinliğini artıran biyomarkerlar olarak kullanılır. CD74 füzyonları, kişiselleştirilmiş tedavi planlamasında önemlidir.

EPS15 (Epidermal Growth Factor Receptor Pathway Substrate 15): EPS15, EGFR sinyal yolunun düzenlenmesinde görev alır. EPS15 füzyonları solid tümörlerde nadir görülmekle birlikte, tümör hücrelerinin proliferasyonunu artırır. EPS15’in tespiti, EGFR yolaklarına yönelik tedavi seçeneklerini destekleyebilir.

LMNA (Lamin A/C): LMNA, hücre çekirdeği yapısının korunmasında önemli bir rol oynar. LMNA füzyonları, özellikle yumuşak doku tümörlerinde gözlemlenir ve tümör hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasını teşvik eder. LMNA füzyonları, tümör biyolojisini anlamada ve potansiyel tedavi stratejilerini belirlemede önemlidir.

MPRIP (Myosin Phosphatase Rho Interacting Protein): MPRIP, hücre şekli ve hareketinde rol oynayan bir proteindir. MPRIP füzyonları solid tümörlerde nadiren gözlemlense de, bu füzyon hücresel proliferasyon süreçlerini destekleyebilir. MPRIP, hücresel davranışların düzenlenmesinde önemli bir faktör olarak kabul edilir.

NFASC (Neurofascin): NFASC, sinir hücreleri arasındaki bağlantıları düzenleyen bir proteindir. NFASC füzyonları, merkezi sinir sistemi tümörlerinde gözlemlenir ve hücresel büyümeyi teşvik eder. Bu füzyon, sinir sistemi tümörlerinde hastalığın biyolojisini anlamada yardımcı bir biyomarker olabilir.

TPR (Translocated Promoter Region): TPR, hücresel sinyal yolaklarında önemli bir rol oynar. TPR füzyonları, özellikle hematolojik kanserlerde gözlemlenir ve tümör hücrelerinin hayatta kalmasını sağlar. TPR füzyonları, tedaviye yanıtı öngörmede ve hastalığın biyolojik özelliklerini anlamada önemli bir yere sahiptir.

IRF2BP2 (Interferon Regulatory Factor 2 Binding Protein 2): IRF2BP2, bağışıklık sistemi yanıtlarının düzenlenmesinde rol oynar. IRF2BP2 füzyonları bazı lenfomalar ve solid tümörlerde gözlemlenir. Bu füzyon, tümör hücrelerinin immün yanıtı baskılayarak büyümesini kolaylaştırabilir ve bu biyomarker, tedavi stratejilerini belirlemede değerlendirilebilir.

TPM3 (Tropomyosin 3): TPM3, hücre iskeletinin düzenlenmesinde görev alır. TPM3-ALK ve TPM3-NTRK füzyonları, akciğer kanseri gibi bazı solid tümörlerde gözlemlenir. Bu füzyonlar, ALK ve NTRK hedefli tedavi seçenekleri açısından önemlidir ve kişiselleştirilmiş tedavi planlamasında önemli bir biyomarker olarak kullanılır.

ETV6 (Tekrar): ETV6, daha önce Hematoonkoloji Paneli’nde bahsedildiği gibi, hematopoietik hücre gelişiminde kritik bir rol oynayan bir transkripsiyon faktörüdür. ETV6 füzyonları, solid tümörlerde de nadiren gözlemlenebilir ve tümör hücrelerinin kontrolsüz büyümesine katkıda bulunur. ETV6-NTRK füzyonları, NTRK hedefli tedavi seçenekleri ile ilişkili olup tedavi planlamasında dikkate alınır.

BCR (Breakpoint Cluster Region): BCR, hücresel sinyal iletiminde önemli bir rol oynar ve özellikle kronik miyeloid lösemi (KML) hastalarında BCR-ABL1 füzyonu ile bilinir. BCR-ABL1 füzyonu, hastalığın agresif seyretmesine yol açar ve tirozin kinaz inhibitörleri ile tedavi edilen önemli bir biyomarker olarak kabul edilir.

STRN (Striatin): STRN, hücre içi sinyal yolaklarında ve hücresel iskelette görev alır. STRN-ALK füzyonları, bazı solid tümörlerde gözlemlenir ve tümör hücrelerinin büyümesini teşvik eder. Bu füzyon, ALK inhibitörleri ile tedavi seçeneklerini destekleyen bir biyomarker olarak kullanılır.

TRAF2 (Tekrar): TRAF2, daha önce Hematoonkoloji Paneli’nde de açıklandığı gibi, hücresel sinyal iletiminde ve apoptoz düzenlenmesinde rol oynar. Solid tümörlerde gözlemlenen TRAF2 füzyonları, tümör büyümesini destekleyebilir ve hastalığın biyolojisini anlamada yardımcı olabilir.

AFAP1 (Actin Filament Associated Protein 1): AFAP1, hücresel iskeletin düzenlenmesinde ve hücre hareketinde önemli rol oynar. AFAP1 füzyonları bazı solid tümörlerde gözlemlenmiştir ve tümör hücrelerinin hareketliliğini artırarak metastaza yol açabilir. AFAP1 füzyonları, özellikle invazif tümörlerde hastalığın biyolojisini anlamada değerlidir.

AGBL4 (ATP/GTP Binding Protein Like 4): AGBL4, hücre içi protein yapısının korunmasında görev alır ve solid tümörlerde füzyon partneri olarak gözlemlenebilir. Bu füzyonlar, tümör hücrelerinin büyümesini destekleyebilir ve hastalığın biyolojik özelliklerini belirlemede önem taşır.

GKAP1 (G Kinase Anchoring Protein 1): GKAP1, hücresel sinyal iletimini düzenleyen bir proteindir. GKAP1 füzyonları, bazı hematolojik kanserlerde ve solid tümörlerde gözlemlenir. Bu füzyonlar, tümör hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasına katkıda bulunur ve hastalığın prognozunu öngörmede değerlidir.

BTBD1 (BTB Domain Containing 1): BTBD1, hücresel farklılaşma süreçlerinde görev alan bir proteindir. BTBD1 füzyonları solid tümörlerde nadiren gözlemlense de, tümör hücrelerinin proliferasyonunu destekleyebilir ve kanser biyolojisini anlamada faydalı bir biyomarker olabilir.

EML4 (Echinoderm Microtubule Associated Protein Like 4): EML4, hücre iskeletinin yapısında önemli rol oynar ve özellikle akciğer kanserinde EML4-ALK füzyonu ile bilinir. EML4-ALK füzyonu, ALK inhibitörlerine duyarlıdır ve kişiselleştirilmiş tedavi seçenekleri açısından önemli bir biyomarker olarak kullanılır.

HNRNPA2B1 (Heterogeneous Nuclear Ribonucleoprotein A2/B1): HNRNPA2B1, RNA işlenmesi ve taşınmasında görev alan bir proteindir. HNRNPA2B1 füzyonları bazı hematolojik ve solid tümörlerde gözlemlenir ve hücrelerin kontrolsüz büyümesine katkıda bulunur. Bu füzyon, kanser biyolojisini anlamada ve potansiyel tedavi stratejilerini belirlemede değerlidir.

KANK1 (KN Motif and Ankyrin Repeat Domain 1): KANK1, hücre iskeletinde ve hücresel farklılaşmada rol oynayan bir proteindir. KANK1 füzyonları, bazı solid tümörlerde gözlemlenmiştir ve tümör hücrelerinin büyümesini destekler. Bu füzyonun tespiti, kanser biyolojisini anlamada yardımcı olabilir.

ERG (ETS-Related Gene): ERG, hücresel farklılaşma ve proliferasyonda görev alan bir transkripsiyon faktörüdür. Prostat kanseri gibi bazı solid tümörlerde ERG füzyonları gözlemlenir. ERG hedefli tedavi seçenekleri üzerinde araştırmalar devam etmektedir ve bu biyomarker, hastalığın biyolojisini anlamada önemlidir.

ETV1, ETV4 ve ETV5 (ETS Variant Transcription Factor 1, 4, ve 5): ETV ailesi transkripsiyon faktörleridir ve çeşitli solid tümörlerde füzyon partnerleri olarak gözlemlenirler. ETV füzyonları, tümör hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasına katkıda bulunur ve kanser biyolojisini anlamada kritik rol oynar. ETV füzyonları olan hastalar için potansiyel tedavi seçenekleri araştırılmaktadır.

NRG1 (Neuregulin 1): NRG1, hücresel büyüme ve farklılaşmada görev alan bir proteindir. NRG1 füzyonları, özellikle akciğer kanseri ve bazı diğer solid tümörlerde gözlemlenmiştir. Bu füzyonlar, tümör hücrelerinin proliferasyonunu artırır ve NRG1 hedefli tedavi seçenekleri araştırılmaktadır.

SLC3A2 (Solute Carrier Family 3 Member 2): SLC3A2, amino asit taşımasında görev alan bir proteindir. SLC3A2 füzyonları bazı solid tümörlerde gözlemlenebilir ve tümör hücrelerinin büyümesini destekler. Bu füzyonun varlığı, tümör biyolojisini anlamada önemli bir biyomarker olarak değerlendirilebilir.

APP (Amyloid Precursor Protein): APP, Alzheimer hastalığında bilinen bir proteindir, ancak bazı solid tümörlerde füzyon partneri olarak da gözlemlenebilir. APP füzyonları, tümör hücrelerinin hayatta kalmasını artırır ve hastalığın agresif seyrine katkıda bulunur.

ATP1B1 (ATPase Na+/K+ Transporting Subunit Beta 1): ATP1B1, hücre içi iyon dengesini sağlayan bir proteindir. ATP1B1 füzyonları bazı solid tümörlerde nadiren gözlemlenmiştir ve tümör hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasına katkıda bulunabilir.

RELA (V-Rel Avian Reticuloendotheliosis Viral Oncogene Homolog A): RELA, NF-kB sinyal yolunda görev alan bir transkripsiyon faktörüdür. RELA füzyonları glioblastom gibi bazı solid tümörlerde gözlemlenir ve tümör hücrelerinin büyümesini teşvik eder. RELA, kanser biyolojisini anlamada ve tedaviye yönelik stratejiler geliştirmede önemlidir.

C1orf95 (Chromosome 1 Open Reading Frame 95): C1orf95, bazı solid tümörlerde füzyon partneri olarak gözlemlenen bir gendir. Bu füzyonlar, tümör hücrelerinin proliferasyonunu destekleyerek hastalığın agresif seyrine katkıda bulunur ve kanser biyolojisini anlamada değerlidir.

YAP1 (Yes Associated Protein 1): YAP1, hücresel büyüme ve apoptozu düzenleyen bir proteindir. YAP1 füzyonları, başta karaciğer kanseri olmak üzere çeşitli solid tümörlerde gözlemlenir. YAP1 hedefli tedaviler, bu biyomarker pozitif hastalarda potansiyel tedavi seçenekleri olarak incelenmektedir.

MAMLD1 (Mastermind-Like Domain Containing 1): MAMLD1, hücre farklılaşmasında rol oynayan bir gendir. MAMLD1 füzyonları, bazı solid tümörlerde gözlemlenir ve tümör hücrelerinin büyümesini destekler. Bu füzyon, kanser biyolojisini anlamada önemlidir ve tedavi seçeneklerinin geliştirilmesine katkı sağlar.

NTRK1, NTRK2, ve NTRK3 (Neurotrophic Receptor Tyrosine Kinase 1, 2, ve 3): NTRK1, NTRK2, ve NTRK3, hücresel büyüme ve hayatta kalmayı düzenleyen tirozin kinaz reseptörleridir. NTRK füzyonları, akciğer kanseri, kolon kanseri ve diğer bazı solid tümörlerde gözlemlenir. NTRK füzyon pozitif hastalar için NTRK inhibitörleri oldukça etkili tedavi seçenekleri sunmaktadır ve bu biyomarkerlar kişiselleştirilmiş tedavi planlamasında kritik bir rol oynar.

FGFR2 ve FGFR3 (Fibroblast Growth Factor Receptor 2 ve 3): FGFR2 ve FGFR3, hücresel büyüme ve anjiyogenezde önemli rol oynayan reseptörlerdir. FGFR2 ve FGFR3 füzyonları, özellikle kolorektal kanser ve safra yolu kanserlerinde gözlemlenir. Bu biyomarkerlar, FGFR hedefli tedavi seçeneklerinin belirlenmesinde önemlidir.

ALK (Anaplastic Lymphoma Kinase): ALK, hücresel büyüme ve farklılaşmayı destekleyen bir tirozin kinaz reseptördür. ALK füzyonları, özellikle akciğer kanserinde ve bazı lenfoma türlerinde gözlemlenir. ALK füzyonları, ALK inhibitörleriyle hedeflenebilir ve bu biyomarker, tedaviye duyarlılığı belirlemede kritik bir öneme sahiptir.

TMPRSS2 (Transmembrane Serine Protease 2): TMPRSS2, özellikle prostat kanserinde ERG ile füzyon yaparak hastalığın ilerlemesine katkıda bulunur. TMPRSS2-ERG füzyonu, prostat kanserinde yaygın olarak gözlemlenir ve bu füzyon, hastalığın biyolojisini anlamada ve hedefe yönelik tedavi stratejilerini geliştirmede önemli bir biyomarker olarak kabul edilir.

EML4 (Tekrar): Daha önce açıklanan gibi EML4, akciğer kanserinde ALK ile füzyon yaparak EML4-ALK füzyonunu oluşturur ve bu füzyon, ALK inhibitörleriyle hedeflenebilecek bir biyomarkerdir. Bu füzyonun tespiti, tedaviye duyarlılığı belirlemede önem taşır.

NPM1 (Nucleophosmin 1): NPM1, hematolojik kanserlerde sıkça gözlemlenen bir gendir ve füzyon partneri olarak da yer alabilir. NPM1 füzyonları, hücresel proliferasyonu destekler ve lösemi gibi kanserlerde önemli bir biyomarker olarak değerlendirilir. NPM1 mutasyon ve füzyonlarının varlığı, tedavi planlamasında dikkate alınır.

CLTC (Clathrin Heavy Chain): CLTC, hücresel endositoz ve vezikül taşınmasında görev alır. CLTC füzyonları, akciğer kanseri gibi bazı solid tümörlerde gözlemlenir ve hücresel büyümeyi destekler. CLTC füzyonları, hastalığın biyolojik özelliklerini anlamada önemlidir ve kanser biyolojisini destekleyen önemli bir rol oynar.

TPM3 (Tekrar): Daha önce açıklanan TPM3, hücre iskeletinin yapısında önemli bir rol oynar ve NTRK veya ALK ile füzyon yaparak akciğer kanseri gibi solid tümörlerde gözlemlenir. TPM3-NTRK veya TPM3-ALK füzyonları, hedefli tedavi seçenekleri açısından önemlidir ve tedaviye yanıtı öngörmede değerlidir.

RANBP2 (RAN Binding Protein 2): RANBP2, hücre çekirdeği ile sitoplazma arasındaki madde alışverişini düzenleyen bir proteindir. RANBP2 füzyonları, solid tümörlerde nadiren gözlemlenir ancak tümör hücrelerinin hayatta kalmasına katkıda bulunur. Bu füzyonun tespiti, kanser biyolojisini anlamada önem taşır.

STRN (Tekrar): Daha önce açıklanan STRN, hücre iskeletinin düzenlenmesinde ve hücresel sinyal iletiminde görev alır. STRN-ALK füzyonu bazı solid tümörlerde gözlemlenir ve bu füzyon, tümör büyümesini teşvik eder. Bu biyomarker, ALK hedefli tedavi seçeneklerinde dikkate alınır.

ATIC (5-Aminoimidazole-4-Carboxamide Ribonucleotide Formyltransferase/IMP Cyclohydrolase): ATIC, hücresel metabolizmada rol oynayan bir enzimdir ve füzyon partneri olarak solid tümörlerde gözlemlenebilir. ATIC füzyonları, hücresel büyümeyi destekleyerek tümör gelişimine katkıda bulunur ve hastalığın biyolojik özelliklerini anlamada önemlidir.

KIF5B (Tekrar): Daha önce açıklanan KIF5B, hücresel taşıma ve mitoz sürecinde görev alır. KIF5B-RET füzyonu, akciğer kanseri başta olmak üzere çeşitli solid tümörlerde gözlemlenmektedir. Bu biyomarker, RET hedefli tedavi seçenekleri ile değerlendirilen kritik bir biyomarker olarak kabul edilir.

TPM4 (Tropomyosin 4): TPM4, hücre iskeletinin düzenlenmesinde görev alır ve füzyon partneri olarak bazı solid tümörlerde gözlemlenebilir. TPM4 füzyonları, hücresel proliferasyonu destekleyerek tümör gelişimini hızlandırır ve kanser biyolojisini anlamada önemli bir yer tutar.

HIP1 (Huntingtin Interacting Protein 1): HIP1, hücresel vezikül taşınması ve endositozda görev alır. HIP1 füzyonları, solid tümörlerde gözlemlenebilir ve hücresel büyümeyi destekler. HIP1 füzyonlarının varlığı, hastalığın biyolojik özelliklerini anlamada önemli bir biyomarker olarak kabul edilir.

DCTN1 (Dynactin Subunit 1): DCTN1, hücre içi taşıma ve hücresel organizasyonda görev alır. DCTN1 füzyonları bazı kanserlerde gözlemlenebilir ve tümör hücrelerinin hayatta kalmasını destekler. Bu füzyon, kanser biyolojisini anlamada yardımcı olabilir.

CARS (Cysteinyl-tRNA Synthetase): CARS, protein sentezinde görev alan bir enzimdir ve bazı solid tümörlerde füzyon partneri olarak gözlemlenebilir. CARS füzyonları, tümör hücrelerinin büyümesine katkıda bulunur ve bu biyomarker, tümör biyolojisini anlamada değerlidir.

PPFIBP1 (PPFIA Binding Protein 1): PPFIBP1, hücre iskeleti organizasyonunda rol oynar ve solid tümörlerde füzyon partneri olarak gözlemlenebilir. PPFIBP1 füzyonları, tümör hücrelerinin büyümesini destekleyerek hastalığın biyolojik özelliklerine katkıda bulunur.

MSN (Moesin): MSN, hücre yüzeyi yapısının düzenlenmesinde ve hücre hareketinde görev alır. MSN füzyonları, çeşitli solid tümörlerde gözlemlenebilir ve hücrelerin invazyon yeteneğini artırır. Bu füzyon, metastatik tümörlerde önemli bir biyomarker olarak kabul edilebilir.

VCL (Vinculin): VCL, hücre iskeletinin stabilitesini sağlayan bir proteindir. VCL füzyonları, solid tümörlerde nadiren gözlemlenir ancak tümör hücrelerinin büyümesini destekleyebilir. Bu biyomarker, kanser biyolojisini anlamada faydalı olabilir.

CCDC6 (Coiled-Coil Domain Containing 6): CCDC6, hücre döngüsünün düzenlenmesinde görev alır. CCDC6-RET füzyonları, özellikle akciğer kanserinde görülür ve tümör hücrelerinin kontrolsüz büyümesine yol açar. CCDC6-RET füzyonu, RET inhibitörleri ile hedeflenebilecek kritik bir biyomarker olarak kabul edilir.

CAD (Carbamoyl-Phosphate Synthase 2, Aspartate Transcarbamylase, and Dihydroorotase): CAD, hücrede nükleotid sentezi için gerekli bir enzim kompleksidir. Solid tümörlerde füzyon partneri olarak gözlemlenen CAD, hücresel büyümeyi destekleyerek tümör gelişimine katkıda bulunabilir. Bu biyomarker, tümör biyolojisini anlamada önem taşır ve kanser hücrelerinin metabolizmasını anlamada değerlidir.

BRAF (B-Raf Proto-Oncogene, Serine/Threonine Kinase): BRAF, hücresel büyüme ve farklılaşmayı düzenleyen bir kinazdır. BRAF füzyonları, özellikle bazı beyin tümörlerinde ve solid tümörlerde gözlemlenir. BRAF hedefli tedavi seçenekleri, BRAF füzyon pozitif hastalarda etkili bir tedavi stratejisi olarak kullanılır ve bu biyomarker kişiselleştirilmiş tedavi planlamasında önemlidir.

ZKSCAN1 (Zinc Finger with KRAB and SCAN Domains 1): ZKSCAN1, DNA bağlanmasında ve transkripsiyon düzenlemesinde görev alan bir proteindir. Solid tümörlerde ZKSCAN1 füzyonları nadiren gözlemlenmekle birlikte, tümör gelişiminde önemli bir rol oynayabilir. Bu füzyon, kanser biyolojisini anlamada ve hastalığın seyrini tahmin etmede değerlidir.

TRIM24 (Tripartite Motif Containing 24): TRIM24, hücresel proliferasyonu ve tümör baskılayıcı proteinleri baskılayan bir proteindir. TRIM24 füzyonları, solid tümörlerde gözlemlenir ve tümör hücrelerinin agresif bir şekilde büyümesini destekler. TRIM24, kanser biyolojisini anlamada önemli bir biyomarker olarak kabul edilir ve hedefli tedavi stratejilerinde değerlendirilebilir.

SND1 (Staphylococcal Nuclease and Tudor Domain Containing 1): SND1, hücresel RNA işleme ve transkripsiyon düzenlemesinde rol oynar. SND1 füzyonları bazı solid tümörlerde gözlemlenebilir ve hücrelerin kontrolsüz büyümesini destekler. Bu biyomarker, tümör hücrelerinin genetik instabilitesini anlamada önem taşır.

PPFIBP2 (PPFIA Binding Protein 2): PPFIBP2, hücre iskeletinin düzenlenmesinde görev alan bir proteindir. PPFIBP2 füzyonları, bazı kanserlerde gözlemlenir ve tümör hücrelerinin proliferasyonunu artırır. Bu biyomarker, hastalığın biyolojik özelliklerini anlamada ve metastaz potansiyelini tahmin etmede değerlidir.

PCBP2 (Poly(RC) Binding Protein 2): PCBP2, RNA işleme ve translasyon kontrolünde rol oynayan bir proteindir. PCBP2 füzyonları bazı solid tümörlerde nadiren görülmekle birlikte, hücrelerin kontrolsüz büyümesini destekleyebilir. PCBP2, kanser biyolojisini anlamada ve tümör agresifliğini öngörmede önem taşır.

PAPSS1 (3'-Phosphoadenosine 5'-Phosphosulfate Synthase 1): PAPSS1, hücrede sülfat transferinde görev alan bir enzimdir ve bazı solid tümörlerde füzyon partneri olarak gözlemlenebilir. PAPSS1 füzyonları, tümör hücrelerinin metabolik aktivitelerini destekleyerek hastalığın biyolojisini anlamada katkıda bulunur.

MKRN1 (Makorin Ring Finger Protein 1): MKRN1, gen düzenlemesinde ve hücresel stres yanıtında görev alan bir proteindir. MKRN1 füzyonları bazı kanser türlerinde gözlemlenebilir ve tümör hücrelerinin büyümesine katkıda bulunur. MKRN1 biyomarker olarak, kanser biyolojisini anlamada değerlidir.

KIAA1549: KIAA1549, gliomlarda sıkça görülen bir füzyon partneridir, özellikle BRAF ile birleşerek KIAA1549-BRAF füzyonunu oluşturur. Bu füzyon, özellikle pediatrik gliomlarda tümör gelişimini destekler. KIAA1549-BRAF füzyonları, BRAF hedefli tedavi seçenekleri için uygun biyomarker olarak kabul edilir ve kişiselleştirilmiş tedavi planlamasında dikkate alınır.

GTF2I (General Transcription Factor IIi): GTF2I, hücresel büyüme ve farklılaşmada görev alır ve bazı solid tümörlerde füzyon partneri olarak gözlemlenebilir. Bu füzyonlar, hücresel proliferasyonu teşvik ederek tümör gelişimine katkıda bulunur. GTF2I, tümör biyolojisini anlamada ve potansiyel tedavi stratejileri geliştirmede değerlidir.

FAM131B (Family with Sequence Similarity 131 Member B): FAM131B, hücre büyümesini destekleyen bir proteindir ve RET ile füzyon yaparak FAM131B-RET füzyonunu oluşturabilir. Bu füzyon, özellikle bazı tiroid kanserlerinde gözlemlenir ve RET hedefli tedavi seçeneklerinde dikkate alınır.

CUL1 (Cullin 1): CUL1, hücresel protein yıkımında görev alır ve bazı solid tümörlerde füzyon partneri olarak gözlemlenebilir. CUL1 füzyonları, tümör hücrelerinin kontrolsüz büyümesine katkıda bulunur ve hastalığın biyolojik özelliklerini anlamada önemlidir.

ARMC1O (Armadillo Repeat Containing 10): ARMC1O, hücresel yapıyı destekleyen bir proteindir. ARMC1O füzyonları bazı solid tümörlerde gözlemlenebilir ve hücresel büyümeyi destekleyerek tümör gelişimini teşvik eder. Bu füzyon, kanser biyolojisini anlamada yardımcı olabilir.

AKAP9 (A-Kinase Anchoring Protein 9): AKAP9, hücre döngüsünü düzenleyen bir proteindir ve bazı solid tümörlerde BRAF ile füzyon yaparak AKAP9-BRAF füzyonunu oluşturabilir. Bu füzyon, hücrelerin kontrolsüz büyümesine yol açar ve BRAF hedefli tedavi seçenekleri ile değerlendirilen önemli bir biyomarker olarak kabul edilir.

AGK (Acylglycerol Kinase): AGK, hücresel enerji metabolizmasında görev alan bir enzimdir. AGK füzyonları bazı solid tümörlerde gözlemlenebilir ve tümör hücrelerinin büyümesini destekler. Bu biyomarker, tümör biyolojisini anlamada yardımcı olabilir.

AGAP3 (ArfGAP with GTPase Domain, Ankyrin Repeat and PH Domain 3): AGAP3, hücre iskeleti düzenlemesinde görev alan bir proteindir. AGAP3 füzyonları, solid tümörlerde nadiren gözlemlenir ancak hücre büyümesini teşvik edebilir. Bu biyomarker, kanser biyolojisini anlamada değerlidir.

SPTLC2 (Serine Palmitoyltransferase Long Chain Base Subunit 2): SPTLC2, hücresel lipid metabolizmasında görev alan bir enzimdir. SPTLC2 füzyonları bazı solid tümörlerde gözlemlenebilir ve tümör hücrelerinin büyümesini destekler. Bu füzyonun tespiti, hastalığın biyolojik özelliklerini anlamada önemlidir.

ZMYM4 (Zinc Finger MYM-Type Containing 4): ZMYM4, DNA düzenlemesinde rol oynayan bir proteindir. ZMYM4 füzyonları, solid tümörlerde nadiren gözlemlenmekle birlikte, tümör hücrelerinin kontrolsüz büyümesine katkıda bulunur. ZMYM4, kanser biyolojisini anlamada değerlidir.

PPHLN1 (Periphilin 1): PPHLN1, hücresel yapıyı düzenleyen bir proteindir. PPHLN1 füzyonları bazı solid tümörlerde gözlemlenebilir ve hücresel proliferasyonu destekleyerek tümör gelişimine katkıda bulunur. Bu biyomarker, hastalığın biyolojik özelliklerini anlamada yardımcıdır.

OPTN (Optineurin): OPTN, hücresel taşıma ve hücresel stres yanıtında görev alır. OPTN füzyonları bazı solid tümörlerde gözlemlenir ve tümör hücrelerinin hayatta kalmasını destekler. OPTN, hastalığın biyolojisini anlamada ve potansiyel tedavi stratejilerini belirlemede önem taşır.

ROS1 (Proto-Oncogene Receptor Tyrosine Kinase): ROS1, hücresel büyüme ve farklılaşmayı düzenleyen bir tirozin kinazdır. ROS1 füzyonları, özellikle akciğer kanserinde gözlemlenir ve ROS1 hedefli tedavi seçenekleri, bu biyomarker pozitif hastalarda oldukça etkili bir strateji sunar.

RET: RET, hücresel büyüme ve farklılaşmada görev alan bir tirozin kinaz reseptördür. RET füzyonları, özellikle tiroid ve akciğer kanserlerinde gözlemlenir. RET füzyon pozitif hastalar, RET inhibitörleri ile etkili bir şekilde tedavi edilebilir ve bu biyomarker tedavi planlamasında önemli bir yere sahiptir.

PDGFRB (Platelet-Derived Growth Factor Receptor Beta): PDGFRB, hücresel büyüme ve anjiyogenezde görev alır. PDGFRB füzyonları bazı solid tümörlerde ve hematolojik kanserlerde gözlemlenir. PDGFRB hedefli tedavi seçenekleri, bu biyomarker pozitif hastalarda etkili olabilir.

FGFR1 (Fibroblast Growth Factor Receptor 1): FGFR1, hücresel büyüme ve anjiyogenezde rol oynar. FGFR1 füzyonları, bazı solid tümörlerde ve hematolojik kanserlerde gözlemlenir. FGFR1 hedefli tedavi seçenekleri ile değerlendirilir ve bu biyomarker tedavi planlamasında önemli bir yere sahiptir.

ABL1 (Abelson Murine Leukemia Viral Oncogene Homolog 1): ABL1, hücre büyümesi ve hayatta kalma süreçlerini düzenleyen bir tirozin kinazdır. ABL1 füzyonları, özellikle kronik miyeloid lösemi gibi hastalıklarda gözlemlenir. ABL1 hedefli tedavi seçenekleri, bu füzyon pozitif hastalarda oldukça etkilidir.

Dikkat:

Güncel araştırmalar, genetik biyomarkerların onkolojide kişiselleştirilmiş tedavi stratejilerinde önemli bir yere sahip olduğunu göstermektedir. Ancak bu biyomarkerlar, bazı sınırlamalara da tabidir. Bir genin belirli bir mutasyonu veya füzyonunun tedaviye duyarlı olması, tüm hastalarda etkili olacağı anlamına gelmez; örneğin, aynı mutasyon farklı hastalarda değişik yanıtlar gösterebilir. Ayrıca, genlerin tedaviye yönelik olarak güvenilir biyomarkerlar olarak kullanılması için çok merkezli, uzun vadeli klinik çalışmaların sonuçlarına ihtiyaç vardır. Genetik değişiklikler her ne kadar hedefli tedavi seçeneklerini çeşitlendirse de, bazı biyomarkerlar henüz yalnızca deneysel tedavi aşamasında olup yaygın klinik kullanıma hazır değildir.

Tedavi edici potansiyellerine rağmen, bazı genlerin terapötik hedef olarak kullanılabilirliği sınırlıdır. Örneğin, KRAS gibi yaygın mutasyon gösteren bazı genler için doğrudan hedefli tedavi geliştirme çabaları devam etse de, bu genleri hedefleyen tedaviler henüz sınırlı kalmaktadır. Ayrıca, tümör heterojenitesi, yani aynı tümörde birden fazla biyomarkerın bulunması, tedavi yanıtlarını karmaşık hale getirir ve daha gelişmiş tanı yöntemleri gerektirir. Bu nedenle genetik biyomarkerlar, mevcut tedaviye yön verme açısından umut vaat ederken, tedavi yanıtlarını iyileştirme hedefiyle yeni nesil moleküler araştırmaların devam etmesi büyük önem taşımaktadır.

Show Comments